Aslan, heybetiyle herkeste hayranlık uyandıran, yaban Afrika’nın sembolü bir canlı. Birçok turistin en çok görmek istediği hayvanlardan biri üstelik. Hal böyle olunca Güney Afrika’da bu canlıları esaret altında üreten ve teşhir eden iki yüz işletme mevcut. Bu çiftlikler, doğum ve av gibi yöntemlerle yavruyken ele geçirdikleri aslanları sopayla terbiye ederek turistlere aslanlı yürüyüş, aslanla oyun gibi hizmetler vaat ediyor. Etkinlikler esnasında katılımcının elinde taşıdığı sopa, aslanın ters hareket yapmasını geçmişin karanlık deneyimleriyle engelliyor. Sonrasında turist ülkesine, fotoğraflar Instagram’a, aslan da kafesine gidiyor. Etkinliğin popülerliği arttıkça çiftliklerin sayısı çoğalıyor. Oysa yaban hayatında bulunan aslan sayısı son otuz yılda yüz bin bireyden yirmi bine düştü. Aslanların doğasını bozan bu çiftlikler, yırtıcıların sayısını kontrol ettiklerini iddia etse de tüm veriler yok olma sürecini hızlandırdıklarını göstermekte. Bu talebi durdurabilmek için yaban hayvanlarının doğada güzel olduğunu her zaman hatırlamak ve hiçbir şekilde bu turist tuzaklarına prim verilmemesi gerekiyor. Şunu bilmek lazım ki bir aslanın, kurdun ya da vaşağın başını sevebilmek, aslında onu doğadan sonsuza dek silmektir.