Günlük yaşantımızda pek farkında olmasak da bilimciler gün geçtikçe altıncı kitlesel yok oluş vakasına doğru gidildiği kanısında. Türlerin soyu, doğada gözlemlenen hıza göre daha ivmeli bir biçimde tükeniyor. Gezegenin sisteminde var olan dengesizliğin kaynağı bu defa uzaydan gelip Dünya’ya çarpan bir göktaşı değil. Biziz; insan!

Science dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre okyanuslardaki en büyük canlıların nesilleri diğer canlı gruplarına göre daha fazla tehlikede. Köpekbalıkları, balinalar, denizkaplumbağaları, orkinoslar... İnsanın avcılık eğilimi, gövde büyüklüğü ve vücut ağırlığı daha büyük olan canlılara yönelik.

Stanford Üniversitesi’nden Jonathan Payne, gezegende yaşanan önceki beş kitlesel canlı yok oluşunda bu tarz seçici bir eğilimin yaşanmadığını söylüyor. Yarım milyar yıllık hayvan fosil kayıtlarında, günümüzdeki bu durumla hiç karşılaşılmadı. Aynı üniversitesinden Anthony Barnosky’ye göre aynı ekolojik izle karada daha önce karşılaştık. Karadaki avcılık binlerce yıldır yoğun şekilde devam ederken okyanuslardaki endüstriyel avcılıksa yalnızca birkaç yüzyıldır süregeliyor. İnsanlık karada yoğun avcılık yaparak birçok canlının neslinin tükenmesine sebep oldu. Okyanuslarda henüz görülmekte olan kayıplara, günümüzden elli bin ila on bin yıl önceki dönemde, iri cüsseli memeli türlerinde karşılaşıldı. Mamutlar, mastodon, kılıç dişli kediler, insanoğlu tarafından nesilleri tükenene kadar avlandı.

Barnosky, gezegendeki en iri canlıların seçici olarak sistemden çıkartılmasının avladıkları canlılarda anormal popülasyon artışlarına ve dolayısıyla tüm ekosistemi etkileyecek değişimlere, daha önce gezegenimizde yaşanan kitlesel ölümlerden daha vahim duruma yol açabileceğini dile getiriyor. İklim değişikliği türlerin neslinin tükenmesindeki birincil faktör olsaydı ekosistemdeki risk tüm canlılara eşit olarak dağılırdı. Oysa ki ekosistemdeki birincil risk, günümüzde iklim değişikliği nedeniyle değil, insanın avcılık ve şehirleşme faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Ancak Payne’e göre halen umut var! Günümüzde insan kaynaklı büyük deniz canlısı avcılığı karadaki kadar gelişmiş durumda değil. Denizlerde şu an bile kurtarabileceğimiz daha birçok biyolojik yaşam ve el değmemiş habitat bulunuyor.