Aile dostumuz, çocukluğumdan bugüne üzerimde büyük etkisi olan Serdar Soytürk’ten telefonuma 3 Temmuz 2021 tarihinde şu mesaj geldi: “Merhaba Görkemciğim, Temmuz 2021 sonu itibari ile yıllardır hayalini kurduğum tekne ile dünya seyahatine başlamak üzere yola çıkıyorum. İki buçuk yıl sürecek bu seyahat süresince ne kendimle ne de başka birisi ile yarışacağım, bu bir yarış değil, sadece dünyayı denizden gezme ve görme tutkusu...”
Hemen yazışmaya, ardından konuşmaya başladık. Ertesi gün Serdar Abinin Fulya’daki diş kliniğindeydim. Seksenli yıllarda ailecek yaptığımız Mavi Yolculukları hatırladık. Rahmetli babamın, Serdar abinin ve benim ortak tutkumuz olan fotoğraftan konuştuk. Dünya turuna çıkacağı Gökova Ören Marina’da 1 Ağustos 2021 tarihinde düzenlenecek uğurlamada buluşmak üzere ayrıldık. 30 Temmuz’da Ören’e vardığımda güneyde Marmaris, batıda ise Mazı bölgesi orman yangınlarının etkisindeydi. Serdar abiyi yolcu ettiğimiz 1 Ağustos gününden iki gün sonra, Ören ordu destekli bir operasyonla boşaltıldı. Binlerce orman canlısı hayatını kaybetti, hektarlarca orman yandı, kül oldu. Diyebilirim ki Serdar abiyi bu nedenlerle biraz buruk uğurladık. Bu söyleşiyi 31 Temmuz 2021 sabahı Ören Marina’nın G pontonunda bağlı Granma’nın kıç güvertesinde yaptık.
Deniz sevdası nasıl başladı?
Aslında deniz sevdası ilk 1983’te windsurf öğrendiğim Yalıhan’da başladı. Sonra hemen Air France’ın genel müdüründen ikinci el bir windsurf satın aldım. Rüzgârla tanıştığım yıllar o yıllar. Sörf çok bencil bir spor… Aileden uzak, siz sörf üzerinde zevk alıyorsunuz, keyif alıyorsunuz. Aileden ayrılık çok uzun sürmedi. 2000 yılında bir tekne almaya karar verdim. Bütçem yettiği kadar, 28 feet bir tekne alabildim. İlk teknemin ismi “Yan Gel Yat”tı, ama hiç yan gelip yatamadım. Tekne çalıştırıyor insanı. O teknede üç-dört yıl, yaz tatillerinde ailemle beraber yaşadık. Tekne küçük gelmeye başlayınca 2004 yılında 42 feet bir Bavaria aldım. Birinci tekneyi sattığım kişiler teknenin ismini değiştirdiği için bu isim boşa çıktı ve ben bu ismi ikinci tekneme de verdim. Sonra o tekne de sekiz yıl bize hizmet ettikten sonra biraz daha büyüyelim dedik. 2013 yılında 56 feet bir Bavaria aldım. O sene torunum Alp doğmuştu. Hadi bu tekne Alp’in olsun dedik. Teknenin ismi “Alpin” kaldı. Çok büyüktü, çok rahattı, fakat benim düşüncelerime uymayan bir tekneydi. Kendimi daha hür hissedebilmek için dünya denizlerine açılmak istiyordum. Ama hâlâ çalışmam gerekiyordu, yapmam gereken bir sürü iş vardı. Bu işleri tamamlarken 2013’te tanıştığım “Grand Large Yachting” firmasının yetkilileriyle görüşmeye başladım. Duesseldorf Boat Show’da bu tekneyi üreten firmanın iki ortağından biriyle tanıştım. “Allures” modelini bana son derece detaylı bir şekilde anlattılar. Hayran oldum. “Bir gün gelecek ben bu tekneyi alacağım” dedim. Onlara da bu hayalimden bahsettim. Dediler ki “Bu tekne dünya denizlerinde uzun süre gitmek içindir. 500 litre su deposu vardır, 600 litre mazot deposu vardır. Siz bununla istediğiniz kadar uzun denizde kalabilirsiniz.” Bu tekneyi 2016 yılında sipariş verdim. Peyderpey ödemeye başladım. 2017 yılının Kasım ayında bana “Teknen hazır!” dediler. Tekneyi üretildiği Fransa’nın Manş kıyısında bulunan Cherbourg kentinden Akdeniz’e kamyonla indirdiler. Bütün İspanya’yı, Portekiz’i dolaşmak yerine 12 Mart 2018 tarihinde tekneyi La Grande-Motte’tan teslim aldım. Teknem marinada hazır bizi bekliyordu. Anahtar bu masanın içindeydi. Açtık girdik içeriye. Birbirimize kavuştuk. Marsilya Başkonsolosluğu’ndan bayrak şahadetnamesi aldık. Teknemizin arkasına Türk bayrağımızı asarak Akdeniz’i Türk bayrağıyla geçtik. Çeşme’de gümrüğe soktuk. Artık tekne bir Türk teknesi oldu. Ondan sonra teknemi Ören Marina’ya getirdim. Bana çok destek oldular. Çok güzel arkadaşlıklar, ilişkiler doğdu burada. En sonunda Ekrem İnözü abimiz de buraya geldi. Onunla aynı pontonu paylaştık. Verdiği cesaretle düşündüğüm bu dünya seyahatine bir fırsat çıkmıştı. Onunla uzun süren konuşmalar yaptık.

Granma’nın baş tarafında “Eye of Horus” isimli Mısır nazarlığı bulunuyor.
Teknenizin ismi “Granma” nereden geliyor?
Bir Küba seyahati yaptım. Fidel Castro ve devrimci arkadaşlarının Meksika’dan Küba’ya gelişlerinde kullandıkları tekne bir müzede sergileniyordu. O teknenin ismi “Granma”ydı. Bir tekneye isim bulmak kadar zor bir şey yok. Dedim ki bir teknem olursa o teknenin ismini “Granma” koyacağım. Biliyorsunuz Granma anneanne demek. O yıl karım da anneanne oldu. Hem karıma ithaf etmiş oldum hem de her seferinde Fidel Castro’yu anmış oluyorum.
Teknenin baş tarafındaki motifin hikâyesini öğrenebilir miyiz?
Diş hekimi Hakan Öge’nin kitabını okurken, kendisine Brezilya’da bir yerde hediye edilen “Eye of Horus” isimli Mısır nazarlığının benim tekneme de yakışacağını düşündüm. Osman Atasoy’un da sigorta edilmeyen ilk “Uzaklar” teknesinde her tarafa nazarlık astığını biliyordum. Ben de Mısır nazarlığını teknemin baş tarafına koymayı uygun gördüm.
Dünya turu fikri ne zaman aklınıza düştü?
Bu tekneyi tanıdıktan sonra aklıma dünya seyahati fikri düştü. Çünkü plastik teknelerle dünya seyahatinin yapılabileceğini ama bunun güvenli olmayacağını hissediyordum. Kayalara vurmuş tekneleri gördükçe moralim bozuluyordu. Ya saç bir tekne ya alüminyum bir tekne almaya karar verdim. Bu tekneyi görüp özellikle Jimmy Cornell’le tanıştıktan sonra, onun dünya etrafında yaptığı zorlu ve uzun seyahatleri okudukça benim de bir gün bu işleri yapmam gerektiğini düşündüm. 2019 yılında Granma’yı üreten Grand Large Yachting firmasının böyle bir dünya turu yapacağını ve bu turu da Macellan’ın dünya turunun 500. yılı anısına düzenleyeceklerini öğrendim. İlk aday ben oldum. Hemen istenilen 5 bin euro’luk kayıt parasını gönderdim. Sonra 30 tekne olduk. Bu 30 tekne, 12 Ekim 2021’de İspanya’nın Seville kenti kıyılarından İspanya Kralı’nın top atışıyla birlikte Macellan turuna başlayacak.
Tura hangi model tekneler katılıyor ve hangi rotayı izleyeceksiniz?
Tura dört model tekne katılıyor: Benim teknem (Allures 45.9) gibi, her tarafı alüminyum olan “Garcia”, fiber olan katamaranı “Outremer”, kişiye özel olarak alüminyumdan üretilen “Gunboat”. Tur 2019 yılında açıklandığında üç rotası vardı. Benim seçtiğim “Kuzey Rotası”nda Fransa’nın Atlantik kıyısından kuzeye doğru, İngiltere’nin doğusundan Faroe Adaları ve İzlanda’yı izleyerek, Grönland’ın güneyi ve batısı, Kanada’nın kuzeyindeki buzullar arasından geçerek Bering Boğazı’ndan aşağı Hawaii’ye iniliyordu. Buradan Taiti’ye giderek Panama’dan geçen “Tropikal Rota”yı kullananlarla Horn Burnu’ndan geçip “Güney Rotası”nı kullananlarla buluşacaktım. Fakat “Kuzey Rotası”nda sadece ben olduğum için bu rotayı iptal ettiler. Beni de “Güney Rotası”na dâhil ettiler. Ben de memnuniyetle kabul ettim. “Güney Rotası”nı takip edecek beş tekneden biri olacağım. 2024 yılının Mayıs ayında turu bitirmeyi planlıyoruz.

Gökova Ören Marina’nın sahibi Önder Karaduman (soldan ikinci), gazeteci Meriç Köyatası (soldan üçüncü), Serdar Soytürk (soldan dördüncü), Ekrem İnözü (soldan beşinci) ve Serdar Soytürk’e Fransa kıyılarına kadar eşlik edecek mimar Christian Koch (en sağda).
Turun en heyecan verici noktası sizin için neresi?
Beni en çok heyecanlandıran yer Patagonya! Diğer yerler de beni heyecanlandırıyor. Ama buralara başka yollarla gitme şansına sahibim. Patagonya’da bu kadar uzun süre geçirebilmenin tek yolu tekneyle gitmek. Oraya tekneyle gitmiş ve orada kalmış dünyanın çeşitli ülkelerinden yelkenciler var. Sanki bizim Göcek gibi orayı kendilerine yurt edinmişler. Patagonya’nın nasıl bir yer olduğunu, iklimini gerçekten çok merak ediyorum.
Tur boyunca size kimler eşlik edecek?
Yanımda Bakırköylü arkadaşım Hadi Oğuz olacaktı. Maalesef üzücü bir bisiklet kazası nedeniyle kalça kemiğinde bir kırık meydana geldi. Doktor iki ay ayağının üzerine basmamasını söyledi. Ağustos’un 10’unda bu süre dolacak. Doktorlar ona yürüyebilirsin dediği anda turumuza bir yerlerden katılacak. Onun dışında Fransa’ya kadar çok eski ve kıymetli arkadaşım, mimar Christian Koch bana arkadaşlık edecek. Sicilya’dan abimi alıp onu da Fransa’da indireceğim. Bir başka arkadaşım, bisiklet kankam Suavi Güney İspanya’da tekneye binecek. Hadi’nin durumuna göre bir süre yalnız başıma gitmeye veya grubun içinden Jimmy Cornell’in uygun göreceği bir arkadaşla birlikte Tenerife’ye kadar gideceğim.
Uzun bir süreden sonra aktif doktorluğu bırakacaksınız. Bu kararı verirken zorlandınız mı?
Aktif doktorluk teknede çok fazla vakit harcamamı engelliyordu. Teknede geçirdiğim bir haftadan sonra hastalar “Neredesin?” demeye başlıyorlar. Ama 2017’de eski ortaklığımı bırakıp kızım Melis, damadım Burak, 15 senedir yanımda olan Hande Hanım ve 25 senedir birlikte çalıştığım yardımcım Arzu Hanım ile birlikte bir klinik açtıktan sonra ve o kliniği de implantı icat eden, dünyada tanıtan Profesör Brånemark’ın adı altında yürütmeye başladıktan dört yıl sonra artık hayalimi gerçekleştirme zamanımın geldiğini gördüm.
Bütün dünyayı gezip, inanılmaz bir bilgi birikimini ve görgüyü iki buçuk yıla sığdıracaksınız. Döndüğünüzde kendinizi nasıl hissedeceğinizi tahmin edebiliyor musunuz?
Bunun cevabını tam olarak bilmiyorum. İki buçuk yıl içerisinde başıma gelen her şeyi not edeceğim, bana göre ilginç olan her yerin fotoğrafını ve videosunu çekeceğim. Bunları da bloğumda sizlerle paylaşmaya gayret edeceğim. Ama nasıl bir Serdar Soytürk olarak döneceğim, bilmiyorum. Klinik beni cezbeder mi? Tedavi etmeyi özlemiş olacak mıyım, bilmiyorum. Çünkü 43 yıl durmadan çalıştım. Hastalarımı hiç yalnız bırakmadım. Arkamda bıraktığım insanların hastalarıma en az benim kadar yardım edeceğini, iyi davranacağını biliyorum. Bunun bana verdiği rahatlıktan dolayı, bu turdan döndükten sonra kliniğe gidebilirim ama sadece oradaki hastalarla sohbet etmeye gidebilirim. Tedavi yapmayı düşünmüyorum. Ören’deki evimde daha çok kalmayı, bana iki buçuk yıl yarenlik edecek teknemde zaman geçirmeyi, kısa kısa turlara çıkmayı düşünebilirim.
Bazı arkadaşlar var, dünya turu yaptıktan sonra teknesini satıyor. O dünya turundan hoşlanmamış gibi geliyor bana. Ona üç yıl, dört yıl, beş yıl yarenlik etmiş, tabiri caizse yataklık etmiş, dalgalardan ve rüzgârdan korumuş, ısıtmış bir nesneye yürekten bağlanmanız gerekir. Nasıl satarsınız bunu, bilemiyorum. Ama yerine yenisini, daha iyisini koyacaksanız elbette satabilirsiniz. İşte örnek Ekrem abimiz, 20 yıl önce dünyayı gezdi. Teknesi hâlâ altında, ona pandemi döneminde, bütün kış boyunca ev hizmeti verdi.

Serdar Soytürk, dünyayı iki kez turlayan Ekrem İnözü’nün hediyesinin üzerindeki notu kendisini uğurlamaya gelenlere okudu.
Sizin yola çıktığınız günlerde Erden Eruç da kas gücüyle Pasifik Okyanusu’nu geçiyor. Dünya denizlerinde bu topraklardan iki denizci olacak…
Erden Eruç son yıllarda takip ettiğim önemli insanlardan birisi. Bu turu yapacağını okuduğumda “Erden yine yapacağını yaptı!” dedim. Benimki Erden’inki kadar zorlu olmasa bile, otuza yakın Fransız, birkaç İngiliz teknenin arasında bir Türk Allures sahibi olarak bu tura katılmak bana gurur veriyor. Ülkemi teknemin arkasındaki bayrakla temsil edeceğim. O bayrağı dalgalandırma şansını veren Mustafa Kemal Atatürk’e de minnetlerimi, saygılarımı, şükranlarımı iletmek istiyorum.
Serdar Soytürk’ün rotasını anlık olarak www.granmaglywo500.blog linki üzerinden takip edebilirsiniz.
Ekrem İnözü’den Serdar Soytürk’e…
Ören Gökova Marina, Serdar Soytürk için 1 Ağustos 2021 tarihinde bir uğurlama töreni düzenledi. Ören Marina’nın bir özelliği de dünya turu yapmış teknelere ev sahipliği yapıyor olması. Ekrem İnözü’nün Anouk’u, Hakan Öge’nin Mardek’i ve Haldun Karagöz’ün teknesi Amanin burada bağlı. Serdar Soytürk’ün uğurlama törenine Anouk’la dünyayı iki kez turlayan Ekrem İnözü de katıldı. İnözü, Serdar Soytürk’e Şili kanallarında içmesi için -kısa bir notla birlikte- bir şişe rakı hediye etti:
“Sevgili Serdar Kaptan,
Beni motive ettiği ve çok hoşuma gittiği için sana bu şişeyi hediye etmek istedim. Sen de bu şişeyi Şili kanallarında, Beagle Boğazı’nda Pia Buzulu’nu seyrederken keyifle iç. İçine 10 binlerce yıllık buzuldan kopardığın bir parça buzu atmayı unutma! Bir tek de Sadun abi için denize döküver. Puerto Williams’taki hazine sandığını bul! Koordinatları kitapta var. Olabilecek en güzel turu yapacaksın. Teknenin altından su eksilmesin, dost rüzgârlar seni istediğin yere götürsün. Selametle… Ekrem İnözü”

Serdar Soytürk ve Ekrem İnözü.
Serdar Soytürk Hakkında
1953, İstanbul doğumlu. Orta öğrenimini Bakırköy Lisesi’nde tamamladı. Yüksek tahsiline Hava Harp Okulu’na girerek devam etti. İki yıl sonra ayrılarak Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne girdi ve 1978 yılında mezun oldu. İlk muayenehanesini eşi, diş hekimi Ayşen Güner Soytürk ile açtı. 1982’de diş implantlarına ilgi duymaya başladı. 1989 yılında “Diş İmplantları Kliniği”nin kurulmasında etkin rol aldı. 1994 yılında, “Cosmodent Diş Hekimliği ve İmplantoloji Merkezi”nin kuruluşunu “kurucu ortak” olarak gerçekleştirdi. Diş implantları konusundaki yetkinliği, “International Congress of Oral Implantologists” (ICOI) örgütünce, 1991 yılında “Fellow” ve 1993 yılında da “Diplomat” payesi ile belgelendirildi. “European Academy of Osseintegration” aktif üyesidir. Eylül 2017 tarihinden itibaren kurucusu olduğu Brånemark Osseointegration Center İstanbul Turkey çatısı altında devam ettiği meslek hayatına Granma’yla çıktığı dünya turu nedeniyle iki buçuk yıllık bir ara veriyor.