Sel felaketleri, son birkaç yıldır Türkiye’nin alışıldık manzarası haline geldi. En son, bu sayıyı hazırladığımız sırada Bursa ve İstanbul’da yaşadık. Sadece tahribat değil, can kayıpları da oldu. Ancak bu felaketi insan eliyle hazırladık ve şu anki politikalarımızı, yaşam şeklimizi değiştirmezsek daha da kötülerini yaşayacağız. Barış Eceçelik artık kriz durumunda olduğumuzu söylüyor ve uyarıyor: “Seller, hortumlar ve sıcak hava dalgaları gibi aşırı hava olaylarının sayısı ve sıklığı her geçen gün artıyor. İklim krizinden en fazla etkilenecek bölgelerden biri olan Akdeniz Havzası’nda yer almamız da hafife alınmamalı.”

Ekosfer Derneği: Odağında İklim Var 1

İklim politikalarımızı değiştirmezsek doğal afet sıklığı artacak. Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Barış Eceçelik, kriz durumunda olduğumuzu, bir an önce harekete geçmemiz gerektiğini söylüyor.

Ekosfer Derneği neden ve nasıl kuruldu? Nasıl bir ihtiyaç vardı?

Ekosfer’i kurmayı uzun süredir planlıyorduk fakat resmi kuruluş 2019’un sonunda gerçekleşti. İklim krizi ve çevre sorunlarına iletişim odağından bakmayı planlıyoruz. Ekosfer de bu ihtiyaçtan kuruldu. Hedefimiz, etkili iletişim kampanyalarıyla güçlü kamuoyu oluşturarak karar vericiler üzerinde etki yaratmak ve başta iklim krizi olmak üzere ekosferi tehdit eden sorunlara karşı çözüm üretmek için harekete geçmelerini sağlamak.

Nasıl bir dernek? Kaç kişiden oluşuyor?

Birlikte karar aldığımız ve düşündüğümüz bir yapı oluşturduk. Henüz yolun başındayız, şu anda aktif yönetim kurulumuzda sekiz kişi bulunuyor. Bu sayı yakında artacak ve gönüllülerimizle de çalışmalar yürüteceğiz.

Sitenizde şöyle diyorsunuz: “Ekosfer, iklim krizinden çıkmak için gerekli politikaların hızla hayata geçirilmesi, ekonomik faaliyetlerin ekolojik dengenin korunmasını gözeterek gerçekleştirilmesi ve tüm canlıların yaşama hakkının korunması için çalışır.” Bunu sağlamak için nasıl bir iletişim yöntemi kurmayı planlıyorsunuz?

Kurucuların büyük bir kısmı, yıllardır sivil toplum ve doğa mücadelesinin içinde yer alan kişiler. Bir özellikleri de iletişim ve kampanya konularında tecrübeli olmaları. Anlaşılır, sorunu ve çözümü iyi anlatan, katılımcı bir iletişim stratejisini çok önemsiyoruz. Halihazırda üretilen birçok veri mevcut. Bu ve üreteceğimiz verileri, hedef kitleye ulaşacağımız iletişim kanalının doğasına uygun bir şekilde kullanarak çok daha fazla insana ulaşabiliriz. Yaşadığımız doğa sorunları bizlere uzak değil ama doğru iletişim yapılmadığında uzakta olduklarını düşünüyor ve yabancılaşıyoruz. Kritik nokta da burası. İnsanı doğadan ayrı bir varlık gibi görmeye alıştığımız için doğayı ayrı insanı ayrı korumaya çalışıyoruz. Halbuki ekosistem bir bütün, onu korumak için yapılan iletişim de bir bütün olmalı.

Topluma genel olarak baktığımızda bir iletişimsizlik hali söz konusu. İklim krizi de herkesin duyarlı, bilinçli olduğu bir konu değil. Bu durumu aşmak için bir planınız var mı?

Etkili iletişim kampanyasından kastım biraz da bu aslında. Hedef kitleyi iyi analiz ederek onlara ulaşacağımız kanala ve o kanalın doğasına uygun içerik üretmeyi planlıyoruz. Bunun yanı sıra halihazırda üretilen birçok veri mevcut. Bu verileri iletişim kanalının doğasına uygun bir şekilde kullanarak iklim krizi konusunda çok daha fazla insana ulaşabilir ve daha güçlü bir kamuoyu baskısı yaratabiliriz. Yaşadığımız çevre sorunları aslında bizlere uzak değil ama doğru iletişim yapılmadığında uzakta olduklarını düşünüyor ve yabancılaşıyoruz. Kritik nokta da burası. İnsanı doğadan ayrı bir varlık gibi görmeye alıştığımız için doğayı ayrı insanı ayrı korumaya çalışıyoruz. Halbuki ekosistem bir bütün, onu korumak için yapılan iletişim de bir bütün olmalı.

Süslü haberlerle “derneğimizi kurduk” cümleleri yerine hızlı bir başlangıç yaptınız aslında. Bu bilinçli bir tercih miydi? Bu hızı derneğin çalışma prensibi olarak görebilir miyiz?

Yıllık ortalama sıcaklık verilerine göre 2019 yılı Türkiye’nin en sıcak dördüncü yılı oldu. Avustralya’da da dört aydır devam eden bir yangın söz konusuydu. Bu iki olayı birleştirip iklim krizinin sadece Avustralya’da değil, ülkemizde de karşılaştığımız bir gerçek olduğunu vurguladığımız basın bülteniyle başlangıcımızı yaptık. Sonuçları da gayet güzeldi. Planladığımız bir başlangıç değildi ama düşündüklerimizi hayata geçirebileceğimizi gösterdi ve gayet iyi oldu diyebiliriz. İklim krizi konusunda hızlı ve yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz.

Türkiye iklim politikaları açısından ne durumda?

Türkiye, Paris Anlaşması’nı imzalamış olsa da hâlâ onaylamadı. Anlaşma kapsamında iddialı bir sera gazı azaltma hedefi yok. Hatta sera gazı emisyonlarındaki artışı azaltmayı hedefliyor. Bu da Türkiye’nin 2030’a kadar sera gazı emisyonlarını iki kattan fazla artması demek. Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylaması ve fosil yakıtlardan çıkış için iddialı bir hedef ortaya koyması gerek.

Ekosfer Derneği: Odağında İklim Var 2

Fotoğraf: Tolga Sezgin.

Hedef Türkiye için gerçekçi mi?

Hemen bugünden yarına harekete geçebilecek gibi gözükmüyor ama umudumuz var. Çünkü Türkiye’nin petrol, kömür ve doğalgazdan vazgeçip, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarını ön plana çıkarmasının önünde bir sorun yok. Aksine bu Türkiye’nin enerjide yaşadığı sorunları da çözebilir. Seller, hortumlar ve sıcak hava dalgaları gibi aşırı hava olaylarının sayısı ve sıklığı her geçen gün artıyor. İklim krizinden en fazla etkilenecek bölgelerden biri olan Akdeniz Havzası’nda yer almamız da hafife alınmamalı.

Peki, iklim kriziyle mücadelede radikal değişiklikler yapmak için geç mi kaldık?

İklim krizine dur demek için hâlâ geç değil. Paris Anlaşması küresel ısınmayı sanayi öncesi döneme göre 2 derecenin altında, tercihen 1,5 derecede tutmayı hedefliyor. Bilim insanları yarım derecenin çok büyük bir fark yaratacağını ve 1,5 derece hedefinin gerçekleşmesi gerektiğini savunuyor. 1,5 derece sınırı için emisyonların 2030’a kadar yarı yarıya düşmesi ve 2050’de de net olarak sıfırlanması lazım. Bu hedefi tutturmak için de kömür üretiminin 2050’ye kadar sıfırlanması, yenilenebilir enerjinin payının yüzde 70-80’lere çıkması gerekiyor.

Bireysel ne yapabilir?

Her bireyin öncelikli olarak yapması gereken, devletleri, hükümetleri ve şirketleri iklim krizi noktasında hesap verebilir kılması ve karar vericilerden etkili bir iklim politikası talep etmesi. Plastik kullanımını bırakmak, uçak kullanımını sınırlandırmak, enerjiyi verimli kullanmak, fosil yakıtlı araçlardan uzaklaşıp bisiklet gibi doğaya zararı olmayan ulaşım araçlarını tercih etmek iklim kriziyle mücadelede önemli. İklim krizini durdurmak için sadece siyaseti değil, hayatımızı da değiştirmemiz gerekiyor.

Bu konuda dil nasıl önem taşıyor? İklim krizi mi yoksa iklim değişikliği mi demek lazım?

Bilimsel adı küresel iklim değişikliği olsa da bunun adı artık kriz. İklim değişikliği dediğimizde bilimsel bir bilgiden bahsedildiği ve sorun olduğu anlaşılmıyor. Kriz ise insanları bir sorunla karşı karşıya oldukları konusunda uyarıp krizden nasıl çıkabiliriz, sorusunu sorduruyor.

Ekosfer hangi enerji yöntemlerini savunuyor?

Güneş, rüzgâr, biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını savunuyor ama bu kaynakları kullanırken de dikkat etmemiz gereken unsurlar var. Çevresel etki değerlendirme süreçlerinin şeffaf ve katılımcı bir şekilde işletilmesi ve buna göre üretim yapılması, halkın onayının alınması ve gerçek ihtiyacın doğru bir şekilde belirlenmesi şart. Gezegen, herkesin tüketim isteklerine yanıt verecek kapasiteye sahip değil. Herkesin temel ihtiyaçlarını karşılamak içinse bolca kaynak var. Temel ihtiyaç ile tüketim arasındaki dengeyi kurabilir, ihtiyaçlarımızı karşılamak için üretim ağını yeniden ve doğaya uyumlu bir şekilde şekillendirmeliyiz.

Ocak ayından bu yana dört basın açıklaması yaptınız. Bundan sonra neler yapacaksınız?

Üç projemiz var. Birincisi, Türkiye’de kömür üretimi ve kullanımına dair kapsamlı bir internet sitesi. Bu konuda hazırlanan raporlar, termik santrallerin haritası, fotoğraf ve video arşivlerinin de olacağı çok kapsamlı bir internet sitesi olacak. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde hayata geçirmeyi planlıyoruz. Diğer projemiz de ulaşımla ilgili. Projenin sonucunda hazırlayacağımız raporun tanıtımını eylül-ekim aylarında yapacağız. İklim krizindeki son durumu anlattığımız, sosyal medyada yayınlanacak bir mini belgeselin çekimlerine de başladık.

İnsanlar Ekosfer Derneği’ni nereden nasıl takip edebilir?

Ekosfer Derneği'ni ve düzenlediğimiz kampanyalarımızı www.ekosfer.org adresi ve sosyal medya kanallarımız üzerinden takip edebilirler. Sosyal medya adreslerimize internet sitemiz üzerinden ulaşabilirler.