Bundan 20 yıl önce de istiyorduk. 1999 depremi ardından hazırladığımız derginin editöründe şöyle yazmıştım: “… Gördük ki, Türkiyemizin kırıklar ve çatlaklarla dolu fiziki coğrafyası, siyasi coğrafyamıza da yansımış. Sosyal coğrafyamıza ayna olmuş. Sarsıldık, çöktük ve öldük!
Yedi buçuk şiddetindeki “doğal” afetin altında ezildik. Ama sarsıntı bitmedi. Ana şokun ardından gelen artçı şokların ne demek olduğunu da öğrendik. Fiziki ve ruhsal artçı şoklara dayanmaya çalışıyorduk. Sarsıntıyı durdurabilecek güç yoktu. Elektrik de yoktu. İletişim de yoktu. Organizasyon da yoktu. “Doğal” afet, modern yaşamın bütün nimetlerini de söküp atmıştı. Japonların, Amerika’daki bilim insanlarının uyarılarına kulak asılmadı ve felaket geldi.
Yöneticilerimiz umursamaz davranmıştı. Müteahhitler demiri ve çimentoyu sanki fantezi olsun diye harcıyordu. ‘Bina ayakta dursun yeter’ deyip bu malzemelerden çalmıştı. Belediyeler göz yummuştu. Müteahhitler canice bir servet pesinde koşmuştu. Belediyedekiler, başkanlar, imarcılar, denetçiler... Bunların bir çıkarı yok muydu?
… O mühürlerin, damga pullarının, beyannamelerin, ruhsatların, makamların, feci bir oyun, kötü bir şakadan başka bir şey olmadığını anladığımızda, feryat edecek takatımız dahi kalmadı. Aslında, ortada, toplumsal olarak yaratılmış bir “doğal” afet vardı…”
Bunca yılın ardından tüm bu yazdıklarım aynıyla yaşandı. Yıkılan, yalnızca yapılar değil, ülkenin kendisidir de. Coğrafya dersi okullarda temel bir ders olarak hak ettiği yeri artık bulmalıdır. Coğrafya her bakımdan bizim gerçek yazgımızdır. Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Kilis, Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, oraların ilçeleri, oraların köylerindeki depremlerde can verenleri saygıyla anıyor, yakınlarını yitirenlerin, acılarını paylaşıyoruz.
Ve çok yakından tanıdığım, doğa korumacı Önder Cırık’ın o hep gülümseyen yüzü de aklımdan çıkmayacak.
Gözyaşı, bize yalnızca bir üzüntüyü anlatmaz, bedenin ölüme karşı verdiği bir çabadır aynı zamanda, sonsuz bir çabadır. Yaşamı savunmaktır gözyaşı.
Ve, üzerimize yıkılmayan bir ülke istiyoruz!
Asla güç değil bu!
Türkiye’nin coğrafya ve yeryüzü dergisi olarak bunu istiyor, bunun için çabalıyoruz.
