Yaklaşık 4.500 yıl önce antik Mısırlılar firavun Khufu’yu (Keops) öbür dünyaya götürmesi için mezar olarak Büyük Gize Piramidi’ni inşa etti. Geçtiğimiz günlerde bir grup fizikçi, gökyüzünden yağan atom altı parçacıklarını kullanarak Khufu’nun büyük anıtında daha önce bilinmeyen bir boşluğu ortaya çıkardı.

Araştırmayı yöneten Paris’deki Miras Yenileme ve Koruma Enstitüsü başkanı Mehdi Tayoubi, bu kadar büyük bir boşluğun tesadüf olamayacağını belirtti. Yaklaşık 2,3 milyon blok taştan yapılan ve 140 metre uzunluğa, 230 metre genişliğe sahip büyük piramidin yapılışı arkeologları şaşırtan bir mühendislik gizemi. Şimdi arkeologlar, bu gizemi çözmelerine yardımcı olması için değişik bir kaynaktan yardım alıyor; kozmik ışınlar yani uzaydan üstümüze yağan atom altı parçacıkları. Fizikçiler bu boşluğu, piramidi protonlar ve diğer atom çekirdekleri atmosfere çarptığında ortaya çıkan kozmik ışınların yüksek enerjili türevi olan müonlarla tarayarak buldu. Dakikada on binlerce müon yeryüzünün her metre karesinden geçiyor ve bu parçacıklar elektronlara benzemekle birlikte onların 207 katı daha büyük. Bu kadar ağır oldukları için, elektronlar sadece birkaç santimetrede kalırken eksi yüklü parçacıklar emilmeden önce yüzlerce metre taşın içinde dolaşabiliyor. Böylece aynı doktorların vücudumuzu taramak için röntgen çekmesi gibi, fizikçiler de kalın yapıların içine bakmak için müonları kullanıyor. Bunun için yapmaları gereken tek şey mekânın içine, altına ya da yanına bir müon detektörü yerleştirmek ve araştırılan yerin içinden gelen müonların sayısını değişik yönlerden saymak.

Bu yöntemle Khufu’nun piramidinin çeşitli yerlerine müon detektörleri yerleştiren araştırma ekibi aylar süren ölçümlerin sonunda büyük galerinin hemen üstünde yeni bir boşluk fark etti. Piramidin tabanından 20 metre yukarıda bulunan boşluk 8 metre yüksekliğinde, 2 metre genişliğinde ve 30 metre uzunluğunda. Buldukları boşluğu üç farklı deneyle tekrar tekrar test eden araştırma ekibinin keşfi oldukça sağlam ancak boşluğun işlevi tartışmalı. Boston’daki Antik Mısır Araştırma Ortaklığı’ndan arkeolog Mark Lehrer boşluğun ulaşılmaz oluşundan dolayı bunun büyük ihtimalle bir mezar odası olmadığını, belki de firavunun ruhu için yapılmış bir geçit gibi sembolik anlamı olabileceğini belirtti. Kahire’den eski Mısır bilimcisi Zahi Hawass ise bu boşluğu “gizli oda” olarak adlandırmanın doğru olmadığını çünkü piramitler inşa edilirken piramidin üçgen görüntüsünü alması için taş blokların arasında sık sık büyük boşluklar bırakıldığını söyledi. Yani bu boşluk sadece büyük galerinin üstünde taş blokların ağırlığını hafifletme işlevini görüyor olabilir. Araştırmacılar boşluğun yapısını ve işlevini anlamak için yıllar sürecek daha detaylı bir müon tarama deneyi yapmayı planlıyor. Boşluğun yapısını detaylı bir şekilde anlamak piramitlerin yapılışındaki gizemi biraz daha aydınlatabilir.