Maden Yönetmeliği'nde 1 Mart 2022 tarihinde yapılan değişiklik ile zeytinlikler enerji amaçlı madencilik faaliyetlerine açılmıştı.
Bu yönetmelik değişikliğine karşı 9 dernek, 7 kooperatif ve 11 kişi ile birlikte açılan dava Temmuz 2024'te sonuçlandı.
Danıştay 8. Dairesi, Maden Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik ile eklenen 115. Madde’nin 4. Fıkrası’nın iptaline karar verdi. Yürütmenin durdurulma gerekçesi ise 3573 sayılı “Zeytincilik Kanunu”na ve kamu yararına aykırı hükümler barındırması.
Danıştay kararında yönetmelikteki değişikliğin Zeytin Kanunu’na aykırı olduğu belirtilerek, “Değişikliğin, zeytinlik alanlardaki zeytinlerin sökülüp taşınması, başka yere dikilmesi, taşınmanın mümkün olmaması halinde ise doğrudan madencilik faaliyetine başlanılarak faaliyetin sonunda sahanın rehabilite edilip eski haline getirilmesi yönünde madencinin vereceği taahhütname ve davalı bakanlığın izniyle madencilik faaliyeti için yeterli olduğunu açıklayarak düzenlemenin Zeytin Kanunu’na aykırı olduğunu, yönetmelik değişikliği ile zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetine idarenin izni ve madencinin taahhütnamesi ile olanak sağlayan düzenlemenin hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle değişikliği iptal etmiştir” denildi.
ZEYTİNİN ÖNEMİ 100 YIL ÖNCE FARK EDİLMİŞTİ
Günümüzden 100 yıl önce Cumhuriyet Dönemi'nde zeytin zeytinyağı tüketiminin artırılması için bazı kararnameler de yürürlüğe konulmuştu. Hastaneler yönetmeliği uyarınca nöbetçi memur, hizmetli ve hastaların günlük yemek çizelgelerinde belirtilen sadeyağ yerine zeytinyağı; et yerine zeytinyağlı balık ve yemeklerin tüketilmesine, 24 Temmuz 1930 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısında izin verilmiştir. Ayrıca vakıf zeytinliklerinin açık artırma, idare ve ihalesiyle ilgili ek halde düzenlenen yönetmelik, Bakanlar Kurulu’nun 21 Kasım 1932 tarihli toplantısında yürürlüğe girmiştir.

1 Mart 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan yönetmelik değişikliği ile “ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda … sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir” hükmü getirilmişti.
Anayasa’nın 44, 45 ve 166. maddeleri tarımın, üreticinin ve tarımsal üretim alanlarının korunmasını anayasal güvence altına alıyor ve devlete bu koruma için sorumluluk yüklüyor. Bununla paralel olarak farklı tarihlerde çıkartılan çok sayıda yasa ile tarım alanları ve özellikle zeytinlikler özel korum altına alınmıştı. 1939 tarihli “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun” ile zeytinliklerin korunmasını ve geliştirilmesi düzenlenirken, 2005 tarihli 5403 sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu” ile de toprağın korunması, geliştirilmesi, tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını düzenliyordu.