“Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerinin de bulunduğu Milas’ta santrallere linyit besleyen madenler, şimdiye kadar üç büyük mahallenin yer değiştirmesine neden olmuş bile: Ekizköy, Sekköy, Hüsamlar. Santraller ve madenlerini işleten şirkete verilen diğer kömür madeni ruhsat alanları da işletmeye alınırsa Milas’ta toplamda 21 köy daha yerinden edilecek.”

Avrupa İklim Ağı (CAN Europe) Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Elif Gündüzyeli, Magma’nın 41. sayısındaki “Muğla’da Termik Santraller: Kül ve Toprak” başlıklı yazısında bunları yazmıştı bölgedeki termik santraller ve madenler için. 2018’in Ekim ayında yayımlanan yazı şöyle devam ediyordu: “Yeni neslin çocukları Yatağan’ı ziyaret ettiklerinde annelerinin büyüdüğü, anneannelerin yaşadığı köyü göremeyecekler. Onun yerine kömürü çıkarılmış, atıl bir maden arazisi bulacaklar.”

Muğla ve çevresinin %59’u madenler için ruhsatlı

Maden ocakları ve termik santraller nedeniyle Muğla’nın hayvan ve bitki türü çeşitliliği, insan sağlığı, iklimi, binlerce yıllık tarihi hâlâ tehdit altında. Maden mevzuatının ülke genelinde yarattığı tehdidi ortaya koyabilmek için çalışan TEMA Vakfı Muğla’da bir çalışma gerçekleştirdi. “Muğla’da Termik Santraller: Kül ve Toprak” dosyasından iki yıl sonra yayımlanan çalışma, madenlerin geldiği boyutu gözler önüne seriyor. Çalışmanın ilk bulguları gösteriyor ki, ihale, arama ve işletme aşamalarında 1.449 maden ruhsatına bölünen bölgenin %59’u ruhsatlandırılmış durumda. Muğla ve yakın çevresinde madenciliğe ayrılan alanların oranı şöyle:

- Muğla ve çevresindeki orman alanlarının % 65'i,

- Muğla ve çevresinde bulunan uluslararası koruma kriterlerine göre belirlenen, nadir flora ve fauna barındıran Önemli Doğa Alanları’nın %65’i,

- Muğla ve çevresindeki tarım alanlarının %48'i,

- Muğla ve çevresinde nadir canlı tür çeşitliliği, doğal ve kültürel özellikleriyle tabiatı koruma alanı, milli park gibi statülerle koruma altına alınmış alanların %55’i,

- Kültür varlıklarının (arkeolojik sit alanı vb.) % 66’sı,

- Türkiye'nin en yaşlı karaçam ormanı (250-700 yaş) ve eşsiz yaban hayatı ile mutlak koruma statüsüne sahip Kartal Gölü Tabiatı Koruma Alanı’nın tamamı madenler için ruhsatlandırıldı.

Üstelik mevcut ruhsat sahalarının hayata geçmesi halinde, Muğla’nın toprağı, suyu, doğal varlıkları, yöre insanının sağlığı, tarıma ve turizme dayalı ekonomisi telafisi imkânsız zararlar görecek.

Çanlar Muğla İçin Çalıyor 1

Yeniköy Termik Santrali’ne linyit besleyen Ekizköy açık maden sahası. Maden alanı, yolun öteki tarafına doğru genişletileceği için Ekizköy Mahallesi sakinleri başka yerlere taşınmak zorunda kaldı.

Fotoğraf: Servet Dilber

“Ülkemizde doğa koruma, tarım alanı ya da içme suyu havzası kanunlarla korunmamakta.”

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Maden Kanunu'nda bugüne kadar yapılan değişikliklerin, doğa alanlarını, tarım alanlarını, meraları ve kültür miraslarını tehdit ettiğini söylüyor: “Mevcut Maden Kanunu’nda yapılan değişiklikler, tüm koruma statülerini yok varsayarak; yaşam alanlarımızı da binlerce maden ruhsatı ile karşı karşıya bırakıyor. Bugün maalesef ülkemizde doğa koruma alanı, tarım alanı ya da içme suyu havzası kanunlarla korunmamaktadır. Halbuki, ülkemizde kanunlarla madencilik faaliyetlerinden korunan alanlar oluşturmamız gerekiyor. Aksi halde madencilik faaliyetleri Çanakkale’de olduğu gibi Muğla’nın da ormanlarını, tarım alanlarını, meralarını, şehrin kültürünü ve turizmi tehdit etmeye devam edecek. Yetkilileri Muğla ve tüm illerimiz için madencilik faaliyetlerine karar verirken; doğal varlıklarımızı, tarımımızı ve su varlıklarımızı göz önünde bulundurmaya ve bu tarihi sorumluluğu hep birlikte almaya davet ediyoruz.”