Japonya'da 11 Mart 2011'de Fukushima Daiichi Nükleer Santrali’ndeki kaza büyük bir felakete neden oldu. Zira, aradan geçen 10 yıla rağmen Fukuşima bölgesinde radyasyon tehlikesi sürüyor. Japonya suda ve karada radyasyonla boğuşuyor. Kazadan sonra kirlenen toprakları temizleme çalışmaları 28 milyar doları buldu. Ancak tüm çalışmalara rağmen Radyasyondan Arındırma Özel Bölgesi’nin yüzde 85’inin hâlâ kirli olduğu ortaya çıktı. Bu çalışmadan geriye 17 milyon ton radyoaktif atık kaldı. Ekosfer Derneği’nin açıklamasına göre, sayıları 160 bini bulan ve evlerini terk eden insanların birçoğu radyoaktif kirlilik nedeniyle bölgeye geri dönmeyi düşünmüyor. Fukuşima’nın Namie kasabasında yapılan araştırma, kasaba halkının sadece yüzde 8’inin geri döndüğünü gösterdi. Öte yandan nükleer kazadan sonra Japonya’nın gıda ürünlerine 54 ülke ithalat sınırlaması getirmişti. İçlerinde AB, Birleşik Krallık ve ABD’nin de olduğu 15 ülke bu sınırlamaları uygulamaya devam ediyor. Türkiye ise sınırlamaları kaldıran ülkeler arasında.
Santral sahasında biriken 1 milyon 200 bin ton radyasyon bulaşmış suyun okyanusa bırakılması planlanıyor. Bu miktara her gün 150 ton trityum içeren su daha ekleniyor. Balıkçılığa zarar vereceği ve okyanusu kirleteceği gerekçesiyle trityum içeren suyun okyanusa boşaltmasına hem Japonya’daki sivil toplum kuruluşları hem de diğer ülkeler tepkili.
Japonya Güneşe Geçiyor
Fukuşima nükleer kazasından önce elektriğinin yüzde 29’unu nükleerden elde eden Japonya’da 54 çalışabilir nükleer reaktör vardı. Kazadan 10 yıl sonra çalışan reaktör sayısı 9’a, elektrik üretiminde nükleerin payı ise yüzde 7,5’a geriledi. Kaza sonrası öne çıkan yenilenebilir enerji kaynaklarından güneş, bugün Japonya’da nükleer santrallardan daha fazla elektrik üretiyor. Japonya’da hidroelektrik hariç yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı da 2019’da yüzde 19’a ulaştı. Japonya’nın 2030 yılında elektrik üretiminin yüzde 24’ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından elde etmesi bekleniyor.
Ülkeler Nükleerden Kaçıyor
Tarihe Çernobil'den sonraki en büyük nükleer felaket olarak geçen Fukuşima’daki kaza ülkelerin nükleer politikalarını da etkiledi.
-17 nükleer reaktöre sahip Almanya tüm nükleer santrallarını 2023’e kadar kapatma kararı aldı ve bugüne kadar 11 reaktörünü kapattı.
-İsviçre yeni nükleer santral yapmaktan vazgeçip mevcutları kapatma kararı aldı.
-İtalya’daki nükleere geri dönüş referandumu “hayır”la sonuçlandı.
-Fransa, 2035’e kadar elektrik üretiminde nükleer enerjinin payını yüzde 78’ten yüzde 50’ye indirmeye karar verdi ve 2019 itibarıyla nükleerin payı yüzde 70’e geriledi.
-Nükleer enerjiden çıkış kararı alan Güney Kore 2030’a kadar mevcut 25 rektörden 11’ini kapatmayı planlıyor.
“Fukuşima’dan ders çıkartıp Mersin’deki inşaatı hemen durdurmalıyız”
Ekosfer Derneği Kampanyalar Direktörü Özgür Gürbüz, nükleer enerjinin gerçek yüzünü Fukuşima’da bir kez daha gösterdiğini söyledi: “Birçok ülke bu kazadan ders çıkardı ve daha ucuz ve sorunsuz enerji kaynaklarına yöneldi. Türkiye ise “inadına nükleer” santral yapmaya devam ediyor. Fukuşima nükleer felaketinin maliyetinin 470 ila 660 milyar dolar arasında olacağı tahmin ediliyor. Bu miktar Türkiye’nin bir yıllık GSYİH demek.”
Elektrik üretmek için böyle bir riski almamıza gerek olmadığına dikkat çeken Gürbüz, Akkuyu’daki inşaatın acilen durdurulmasını vurguladı: “Elektrik üretmek için böyle bir risk almamıza gerek yok. Sadece enerji verimliliği potansiyelimizi kullansak Akkuyu’da kurulmak istenen nükleer santralın üreteceği elektrik ihtiyacını boşa çıkartırız. Güneş enerjisi “resmi potansiyelinin” 10’da biri de bize nükleerden daha fazla ve ucuza elektrik sağlar. Fukuşima’da 10 yıl sonra bile sorunların çözülmediği ortada. Bu kazadan ders çıkartıp Mersin’deki inşaatı hemen durdurmalıyız.”