Hükümetlerarası Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Platformu (IPBES) tarafından hazırlanan İstilacı Yabancı Türler ve Kontrolü Değerlendirme Raporu başlıklı rapora göre, 37 binden fazla yabancı tür, insan faaliyetleriyle dünyanın dört bir yanındaki bölgelere taşındı. Bunların 3.500'den fazlası doğayı, doğanın insanlara olan katkısını ve iyi yaşam kalitesini ciddi şekilde tehdit ediyor.

Aslan balığı Akdeniz’de yıl içerisinde çoklu üreme gerçekleştirebiliyor ve tek seferde milyonlarca yumurta bırakabiliyor. Yüzen yumurtaları bir ay boyunca planktonik bir yaşam sürdürdüğü için, akıntılar sayesinde uzak kıyılara yolculuk gerçekleştirerek zemine çöktükleri yerde rahatlıkla koloni kurabiliyor. Yavrular, avcılık yetenekleriyle bolca beslenerek hızla gelişip çabucak üreme kabiliyetine erişiyor. Fotoğraf: Mert Gökalp
Magma fotoğrafçı ve yazarı Deniz Biyoloğu Mert Gökalp, Akdeniz’deki aslan balığı istilasının tahmin edilenden çok daha hızlı ilerdiğini gözlemlemiş ve bu soruna dikkat çekmek için aslan balığının davranışlarını dünyada ilk defa aralıksız yirmi dört saat boyunca kayda almış ve "İstilacılar" başlıklı bir belgesel çekmişti. Gökalp'in "Aslan Balığının 24 Saati başlıklı" makalesi Magma'nın 57. sayısında (Ekim 2021) yayımlanmıştı.

Amerikan vizonu (Mustela vison), İspanya, Arjantin veya İsveç gibi ülkelerdeki istilacı yabancı türlerden biri. Fotoğraf: Stephan Morris/ Shutterstock
Yıllar içinde uzmanların uyarılarına rağmen göz ardı edilen istilacı türler, bugün tüm ülkeler için önemli bir sorun. Ancak istilacı türlerin yarattığı ciddi küresel tehdit yeterince takdir ediliyor, küçümseniyor ve çoğu zaman da kabul görmüyor. Geçtiğimiz cumartesi günü Almanya'nın Bonn kentinde IPBES'e üye 143 ülkenin temsilcileri tarafından onaylanan İstilacı Yabancı Türler ve Kontrolü Değerlendirme Raporu, biyolojik çeşitlilik ve ekosistemlerde meydana gelen dramatik değişikliklerin yanı sıra, istilacı yabancı türlerin küresel ekonomik maliyetinin 2019 yılında yıllık 423 milyar doları aştığını ve maliyetlerin 1970'ten bu yana her 10 yılda en az dört kat arttığını ortaya koydu.
2019 yılında IPBES Küresel Değerlendirme Raporu, istilacı yabancı türlerin; kara ve deniz kullanımındaki değişiklikler, türlerin doğrudan sömürülmesi, iklim değişikliği ve kirliliğin yanı sıra biyolojik çeşitlilik kaybının en önemli beş etmeninden biri olduğunu ortaya koymuştu. Bu bulguya dayanarak, Hükümetler IPBES'i biyolojik istilaların zorluklarıyla başa çıkmak için mevcut durumu tespit etmesi ve çözüm seçeneklerini sağlamakla görevlendirmişti. Yeni rapor, 49 ülkeden 86 uzman tarafından dört buçuk yıldan fazla bir süre çalışılarak hazırlandı. Yerli halklar ve yerel toplulukların çok önemli katkıları da dahil olmak üzere 13.000'den fazla referanstan yararlanarak hazırlanan rapor, dünya çapında istilacı yabancı türler konusunda bugüne kadar yapılmış en kapsamlı değerlendirme olma özelliğini taşıyor.
Geri Dönüşü Olmayan Hasar
Prof. Anibal Pauchard (Şili) ve Prof. Peter Stoett (Kanada) ile birlikte değerlendirmenin eş başkanlığını yürüten Prof. Helen Roy (Birleşik Krallık) "İstilacı yabancı türler biyolojik çeşitlilik için büyük bir tehdit ve türlerin yok olması da dahil olmak üzere doğada geri dönüşü olmayan hasara neden olabilir ve insan refahını tehdit edebilir" diyor. Raporun yazarları, tüm yabancı türlerin istilacı olmadığını vurguluyor. Yabancı bitkilerin yaklaşık %6'sının; yabancı omurgasızların %22'sinin; yabancı omurgalıların %14'ünün ve yabancı mikropların %11'inin istilacı olduğu biliniyor ve bunlar doğa ve insanlar için büyük risk oluşturuyor. Özellikle yerli kabileler ve yerel topluluklar gibi doğaya doğrudan en fazla bağımlı ve temasta olan insanlar daha da büyük risk altında. Yerli halkların idaresindeki topraklarda 2.300'den fazla istilacı yabancı tür bulunuyor ve bu durum yaşam kalitelerini ve hatta kültürel kimliklerini tehdit ediyor.

Kunduz (Castor canadensis) Finlandiya, Arjantin veya Şili gibi ülkelerde istilacı yabancı tür. Fotoğraf: Procy/ Shutterstock
Birçok yabancı tür tarihsel olarak insanlara fayda sağlamak üzere bilinçli olarak getirilmiş olsa da IPBES raporu istilacı hale gelenlerin doğa ve insanlar için olumsuz etkilerinin çok büyük olduğunu ortaya koyuyor. İstilacı yabancı türler, küresel hayvan ve bitki yok oluşlarının %60'ında önemli bir faktör ve %16'sında tek etken oldu ve en az 218 istilacı yabancı tür 1.200'den fazla yerel türün yok oluşundan sorumlu. Biyolojik istilaların yerli türler üzerindeki etkilerinin %85'i olumsuz. Bu tür etkilere örnek olarak Kuzey Amerika kunduzlarının (Castor canadensis) ve Pasifik istiridyelerinin (Magallana gigas) habitatları dönüştürerek ekosistemleri değiştirmesi ve bunun da genellikle yerli türler için ciddi sonuçlar doğurması gösterilebilir. Avrupa kıyı yengecinin (Carcinus maenas) New England'daki ticari kabuklu deniz ürünleri yatakları üzerindeki etkisi ve siyah çizgili midyenin (Mytilopsis sallei) Hindistan'daki yerel balıkçılığa verdiği zarar gibi istilacı yabancı türlerin yarattığı etkilerin yaklaşık %80'i olumsuz.

Sarı humma sivrisineği (Aedes aegypti) Hindistan, Nepal ve Guatemala’da istilacı yabancı tür. Bu sinek türü tarafından yayılan viral hastalıklar insan sağlını olumsuz etkiliyor. Fotoğraf: Frank60/ Shutterstock
Benzer şekilde, belgelenen etkilerin %85'i insanların yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Örneğin Aedes albopictus ve Aedes aegyptii gibi istilacı yabancı sivrisinek türleri tarafından yayılan sıtma, Zika ve Batı Nil ateşi gibi hastalıklar insan sağlığını ciddi şekilde etkiliyor. İstilacı yabancı türler aynı zamanda geçim kaynaklarına da zarar veriyor; örneğin Victoria Gölü'nde dünyanın en yaygın karasal istilacı yabancı türü olan su sümbülünün (Pontederia crassipes) yayılması sonucu tilapya (tatlı su çipurası) balığının tükenmesi nedeniyle balıkçılık azalıyor. Çiçekli bir çalı olan Lantana (Lantana camara) ve siyah sıçan (Rattus rattus), insanlar ve doğa üzerinde geniş kapsamlı etkileri olan küresel olarak en yaygın ikinci ve üçüncü istilacı türler.

Şili'deki istilacı çalılıklar yangınların daha da şiddetlenmesine neden olmuştu. Fotoğraf: Guillermo Roberto Salgado Sanchez
İstila En Fazla Adaları Etkiliyor
Rapor, biyolojik istilaların etkilerinin %34'ünün Amerika kıtasından, %31'inin Avrupa ve Orta Asya'dan, %25'inin Asya ve Pasifik'ten ve yaklaşık %7'sinin Afrika'dan rapor edildiğini gösteriyor. Olumsuz etkilerin çoğu karada (yaklaşık %75) - özellikle ormanlarda, ağaçlık alanlarda ve ekili alanlarda - rapor edilirken, tatlı su (%14) ve deniz (%10) habitatlarında daha az rapor var. İstilacı yabancı türler en çok adalarda zarar veriyor; yabancı bitkilerin sayısı şu anda tüm adaların %25'inden fazlasında yerli bitkilerin sayısını aştı.
Prof. Roy, "İstilacı yabancı türlerin tehdidi geleceğimiz için büyük bir endişe kaynağıdır. Bugün bilinen 37.000 yabancı türün %37'si 1970'ten bu yana rapor edilmiştir - bu durum büyük ölçüde artan küresel ticaret ve insan seyahatlerinden kaynaklanmaktadır. Şartları değiştiremezsek yabancı türlerin sayısının artmaya devam edeceğini tahmin ediyoruz. Hızlanan küresel ekonomi, yoğunlaşan ve artan kara ve deniz ulaşımı ve demografik değişikliklerin dünya çapında istilacı yabancı türlerin artışına yol açması muhtemel. Yeni yabancı türler ortaya çıkmasa bile, halihazırda yerleşik olanlar menzillerini genişletmeye ve yeni ülkelere yayılmaya devam edecek. İklim değişikliği durumu daha da kötüleştirecek. Rapor, istilacı yabancı türler ile diğer değişim faktörleri arasındaki etkileşimlerin etkilerini artıracağının altını çiziyor. Örneğin istilacı yabancı bitkiler iklim değişikliği ile etkileşime girerek, son zamanlarda dünya genelinde yaşanan yıkıcı orman yangınlarının artmasına neden olabilir ve atmosfere daha da fazla karbondioksit salabilir.” diyor.

Ateş karıncası (Solenopsis invicta) Amerika Birleşik Devletleri'nin bazı eyaletlerinde, Antigua ve Barbuda'da ve Singapur'da istilacı yabancı türlerden biri. Doğal alanlara uyarı levhaları asılarak bu karıncaların yayılmasının önüne geçilmeye çalışılıyor. Fotoğraf: Passion4nature/ iStock
Hala Umut Var
Ancak çizilen bu karamsar tablo için olumlu bir not olarak da istilacı yabancı türlerin ve bunların etkilerinin etkili yönetim ve daha entegre yaklaşımlarla önlenebileceğini raporda vurgulanıyor. Prof. Anibal Pauchard "İyi haber şu ki, neredeyse her durum için gerçekten işe yarayan yöntemler ve hedeflenen eylemler var. Önleme kesinlikle en iyi ve en uygun maliyetli seçenek. Kontrol altına alma da belirli durumlarda etkili. Ekosistem restorasyonu da gelecekteki istilacı yabancı türlere karşı direncimizi artıracaktır. Ayrıca istilacı yabancı türlerin yönetimi, diğer değişim faktörlerinin olumsuz etkilerini de azaltmaya yardımcı olacaktır." diyor.

Mısır, Kenya, Güney Kore veya Meksika gibi ülkelerde görülen su sümbülü (Pontederia crassipes) çoğalma hızı yüksek ve mücadelesi zor istilacı yabancı bitkilerden biri. Fotoğraf: Canva
Sınır biyogüvenliği ve sıkı bir şekilde uygulanan ithalat kontrolleri gibi tedbirlerin Avustralya'da kahverengi kokarca böceğinin (Halyomorpha halys) yayılımını yavaşlatmada etkili olduğu raporda örnek olarak gösteriliyor. Hazırlık, erken tespit ve hızlı müdahalenin yabancı türlerin yerleşme oranlarını azaltmada etkili olduğu ve özellikle deniz ve bağlantılı su sistemleri için kritik öneme sahip olduğu ifade ediliyor. Özellikle de adalar gibi izole ekosistemlerde popülasyonları küçük ve yavaş yayılıyorsa eradikasyon (yok etme) başarılı bir seçenek olarak öne çıkıyor. Bu yönetemle kara sıçan (Rattus rattus) ve tavşanın (Oryctolagus cuniculus) yayılımları başarılı bir şekilde Fransız Polinezyası'nda önlendi . Uzmanlar, yabancı bitkilerin eradikasyonunun, tohumların toprakta uykuda kalabileceği sürenin uzunluğu nedeniyle daha zor olduğunu belirtiyor.

Avrupa sığırcığı (Sturnus vulgaris) Bermuda, Botsvana veya Yeni Zelanda gibi ülkelerde istilacı yabancı tür. Fotoğraf: Alamin-Khan/ Shutterstock
Farklı nedenlerle yok etmenin mümkün olmadığı durumlarda istilacı yabancı türler özellikle karada ve kapalı su sistemlerinde ve su ürünleri yetiştiriciliğinde kontrol altına alınabilir. Kanada'da suda yetiştirilen mavi midyelerdeki istilacı deniz fıskiyelerinin (Styela clava) kontrol altına alınması bu yönetemin başarılı örneklerinden. Her bir yöntemin uygunluğu ve etkinliği yerel şartlara bağlı olsa da başarılı bir kontrol fiziksel, kimyasal veya biyolojik olarak uygulanabilir. Asya-Pasifik bölgesinde acı asmayı (Mikania micrantha) kontrol etmek için bir pas mantarının (Puccinia spegazzinii) getirilmesi gibi biyolojik kontrolün iyi bir örneğidir ve vakaların %60'ından fazlasında başarı elde edilmiştir.

İstilacı türler deniz ticareti ve taşımacılığı ile çok hızlı taşınıyor. İstilacılar gemiler, yatlar ve teknelerin gövdesine tutunarak ve çoğunlukla gemilerin balast suyu içerisinde taşınıyor. Fotoğraf: A_Lesik/ Shutterstock
Prof. Peter Stoett , "Raporun en önemli mesajlardan biri de istilacı yabancı türlerle mücadelede iddialı bir ilerleme kaydedilebileceğidir. İhtiyaç duyulan şey, ticaret ve ulaşım; insan ve bitki sağlığı; ekonomik kalkınma ve daha fazlası dahil olmak üzere biyogüvenliğin sağlanmasında yer alan çeşitli sektörler ve ülkeler arasında ortak bir entegre yaklaşımı konusunda uzlaşmadır. Sektörler arasında tutarlı politikalar ve davranış kurallarının dikkate alınması; taahhüt ve kaynak sağlama; 'kontrol et, temizle ve kurut' gibi kamu bilinci ve katılımı artırıcı kampanyalar; açık ve birlikte çalışabilir bilgi sistemleri; kapsayıcı ve adil yönetişim gibi önerilerimiz raporda yer alıyor. Bunların doğa ve insanlar için geniş kapsamlı faydaları olacaktır.

İrlanda'nın Kerry bölgesindeki bir çiftliğin giriş kapısında yer alan biyogüvenlik uyarı levhası. İstilacı yabancı türler, dünyanın dört bir yanına ticaret, ulaşım veya turizm gibi insan faaliyeti ile yayılıyor. Fotoğraf: gabriel12/ Shutterstock
IPBES Yönetici Sekreteri Dr. Anne Larigauderie, "İstilacı yabancı türlerin doğaya ve insanlara verdiği kapsamlı ve artan zararın aciliyeti, bu raporu çok değerli ve zamanında kılıyor. Dünya Hükümetleri, geçen yıl Aralık ayında, yeni Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi'nin bir parçası olarak, öncelikli istilacı yabancı türlerin girişini ve yerleşimini 2030 yılına kadar en az %50 oranında azaltmayı kabul etti. Bu hayati önem taşıyan ama aynı zamanda çok iddialı bir taahhüttür. IPBES İstilacı Yabancı Türler Raporu, bu taahhüdün daha ulaşılabilir kılınmasına yardımcı olacak kanıtları, araçları ve seçenekleri sunmaktadır." diyor.

Benekli fener sineği (Lycorma delicatula), Japonya, Güney Kore ve İngiltere'nin bazı bölgelerinde istilacı türdür. Jana Shea/ Shutterstock
RAKAMLARLA İSTİLACI TÜRLER
>37.000'den fazla: dünyaya yayılan istilacı tür sayısı
%37: 1970'ten bu yana yabancı tür sayısındaki artış oranı.
%36: 2050 yılına kadar yabancı türlerde beklenen artış oranı (mevcut şartlar devam ettiği takdirde).
>%35'ten fazla: Akdeniz Havzası’nda akuakültür kaynaklı istilacı tatlı su balıklarının oranı.
200: Her yıl kaydedilen yeni istilacı tür sayısı
Raporla ilgili ayrıntılı bilgi için: www.ipbes.net