ABD’de yapılan kontrollü bir deney, cep telefonu radyasyonuna maruz kalan erkek farelerin seyrek görülen bazı beyin ve kalp dokusu kanserlerine yakalanma riskinin olağandan çok daha yüksek olduğunu gösterdi. Science dergisindeki yazıya göre şimdiye kadar saptanabilen en “güvenilir” kanserojen tümörlerle radyasyon arasında bir ilişki var... Giderek yaygınlaşan telefon kullanımının insanlar için de sağlık riski taşıdığı yolundaki şüpheler, böylece çok önemli bir destek daha bulmuş oldu.

Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi’nin (FDA) isteğiyle gerçekleştirilen çalışma, oldukça detaylı planlanmış bir deney. Illinois - Chicago’da inşa edilen özel yapım yirmi bir radyasyon odasında, kafeslerindeki fareler, iki yıl boyunca cep telefonları tarafından yayılan çeşitli frekans ve şiddetlerdeki radyo ışımalarına maruz bırakıldı. Aynı cinsiyete sahip 90 fareden oluşan gruplardan bir bölümü, günde 9 saat süreyle cep telefonları haberleşmelerinde kullanılan farklı 2 frekansta, vücut ağırlıklarının kilogramı başına 1,5 watt (1,5 W/kg) radyasyon aldı. Bu değer, Amerikan Federal Haberleşme Komisyonu (FCC) tarafından belirlenen, vücut ağırlığının kilogramı başına 1,6 watt’lık sınır değerinin altında. Diğer grup farelerse bunun 2 katı ve 4 katı dozda radyasyona maruz bırakılırken bazı gruplar hiç radyasyon almadı.

Deneylerin sonunda farelerin vücutlarını inceleyen pataloji uzmanları, radyasyon alan dokularda iki farklı türde, nadir rastlanan kansere ulaştı. Radyasyon uygulanan erkek farelerin yüzde 2 ila 3’ü arasında bir oranda, bir tür beyin tümörü olan kötü huylu glioma saptandı. Radyasyon uygulanan erkek farelerin yüzde 2 ila 6’sının kalplerindeyse Schwann hücresi olarak bilinen bir tümörün geliştiği görüldü. Radyasyona tabi olmayan farelerdeyse her iki tür tümöre de hiç rastlanmadı. Dişi farelerdeyse radyasyona maruz kalanlar ve kalmayanlar arasında anlamlı bir fark bulunamadı. 

Açıklanan rapor toplu olarak ele alındığında sonuçlar “inandırıcı olmakla beraber mutlak bir kesinlik taşımadığı” şeklinde değerlendiriliyor. Diğer taraftan kurum içi tartışmalarda çalışmayı inceleyenlerin yüzde 75’i, cep telefonu ışımalarıyla gözlenen kanserler arasında bariz bir ilişki olduğu kanısını ifade ediyor. Henüz kabul görmüş bir hücre içi etki mekanizmasının yokluğu bu konudaki kesinliği şimdilik önlüyor.

Kulaklarımız cep telefonlarından mümkün olduğunca uzakta; bu alanda yapılan çalışmaların sonuçlarında olmalı…