Türkiye, Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanı’nda, 2012’de 430 milyon ton olan toplam sera gazı emisyonlarını, 2030 yılında gelindiğinde 929 milyon tonun altında tutacağını söylemişti. Bir başka deyişle aslında seragazlarını azaltma değil, iki katından fazla artırma sözü vermişti. Geçtiğimiz günlerde Paris Anlaşması’na taraf olan ve TBMM’de ilgili kanun teklifini kabul eden Türkiye, 2053 yılında “net sıfır emisyon” hedefine ulaşacağını da beyan etti. Ekosfer Derneği’ne göre, 2053 yılında net sıfır emisyon hedefine ulaşılması için Türkiye’nin halihazırda 506 milyon tonu bulan seragazı emisyonlarını 32 yıl sonra 100 milyon ton civarına indirmesi ve kalan 100 milyon ton seragazının da ormanlar gibi yutak alanlar tarafından hapsedilerek net sıfır hedefine ulaşılması gerekiyor. Ancak hükümetin kömürden çıkma yönünde bir beyanının olmaması, 2053 hedefinin gerçekliği konusunda şüphe yaratıyor.

2019 sonunda Türkiye’nin toplam seragazı emisyonu 506 milyon ton, yutak kapasitesi ise 84 milyon tondu. Yutaklar hesaba katıldığında Türkiye’nin net seragazı emisyonu 422 milyon ton oluyor. “Yutak kapasitesinin 100 milyon tona çıktığını ve bugünden sonra emisyon artışı olmayacağını varsaysak bile, toplam emisyonun 506 milyon tondan 100 milyon tona inmesi, yani yüzde 80 oranında azalması gerekecek” diyen Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, “Paris beyanı eğer gerçek bir hesaba dayanıyor ve emisyon artışının devam etmesi bekleniyorsa 2053 hedefini yakalamak daha da zorlaşacak. Artış sürdükçe azaltmak daha da zorlaşacak. 2053 net sıfır hedefi, hangi çalışmaya, rapora dayanıyor bilmiyoruz. Bu hedefi ciddiye alacaksak vakit geçirmeden kömürden çıkış takvimi belirlemeli, kara ve havayoluna dayalı ulaşım politikalarına son vermeli, nükleer enerjiye harcanan kaynakları yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine aktarmalıyız. Yoksa ‘net sıfır’ hedefi birkaç yıl içinde ‘net hayal’ hedefine dönüşür ve unutulur” değerlendirmesini yaptı.