Rize’nin Çamlıhemşin ilçesi bugünlerde çok özel bir sergiye ev sahipliği yapıyor: Habitat. Bitki ressamı Işık Güner bitkileri buluyor, çiziyor, literatüre katkıda bulunuyor. Kendi deyimiyle hem şimdimize hem geleceğimize katkı sağlıyor hem de botanik bilimini destekliyor. Sergisini ise şöyle anlatıyor: “Zengin biyoçeşitliliğin coşkusunu hissedip yok oluşu karşısında da rahatsız olmanızı diliyorum.”
Benimse çok aşina olmadığım bir kavramdı bitki ressamlığı. Işık Güner’i Instagram’da tesadüfen keşfetmemle başladı merakım. Çok uzun zaman boyunca paylaştığı bitki resimlerine hayranlıkla baktım. Baktıkça merak ettim: Bitki ressamlığı nedir? Nasıl yapılır? Tam söyleşi yapmayı düşünürken bu defa “Habitat” projesiyle karşıma çıktı. Sergi yoğunluğunun arasında sorularımı yanıtladı.

Bitki ressamı Işık Güner
Türkiye’de botanik alanında önemli bir isim olan Prof. Dr. Adil Güner’in kızısınız. Botanikçi bir babanın kızı olmak, bitkilerin resmini çizerken sizi zorladı mı?
Botanikçi bir babanın kızı olmak bitkilerin resmini çizerken beni zorlamaktan ziyade tam tersi resimlerime katkı sağlayıp resmetmemi kolaylaştırdı. Çünkü bilimsel bitki resimleri yaparken önce bitkiyi tanımak gerekiyor. O yüzden resmedilecek bitki türünün uzmanıyla birlikte çalışıldığında botanikçi bitkinin ayırt edici özelliklerini anlatıyor, açıklıyor. Bu da benim bitkiyi daha iyi görmemi sağlıyor. Bitkiyi görebildiğim zaman ise çok daha iyi resim yapabiliyorum. İyiden kastım ise bitkiyi doğru resmedebilmek.
Daha çok nadir bitkilerin peşindesiniz. Buradaki hedef nadir bir sanat eseri yaratmak mı yoksa nadir bir bitkiyi kayıt altına almak mı?
Ben aslında nadir bitkiler peşinde değilim, daha çok yabani bitkiler peşindeyim. Bu bitkiler de çoğu zaman oldukça yaygın, geniş bir alanda yayılış gösteren türler olabiliyor. Bitki türlerini kayıt altına almak bitki ressamlığının temel görevlerinden biri diyebilirim. Resmedilen birçok bitki türü daha önce resmedilmiş bitkiler olabiliyor. Bu bitkileri bilimsel doğrulukla resmetmek hem şimdimize hem geleceğimize katkı sağlayacak, botanik bilimini destekleyecektir.

Bir bitkiyi resmetmeye karar verdiğinizde süreç nasıl ilerliyor? Bitkiyi doğasında mı çiziyorsunuz, fotoğrafını mı çekiyorsunuz? Mevsimler çizim zamanını etkiliyor mu zira her bitki her mevsim aynı olmuyor. Çalışma şartlarınız neler?
Bir bitkiyi resmetmeye karar verdiğimde önce bitkinin lokasyonunu ve çiçeklenme zamanını öğreniyorum ve daha sonra doğru zamanda doğru yerde olarak bitkiyi bulmaya çalışıyorum. Ama şu anda değişen iklim koşullarından dolayı bu artık çok zorlaştı, bitkilerin çiçeklenme dönemleri değişiyor. Bitkiler bazen bir hafta önce çiçeğe geçiyor, bir sonraki sene iki hafta geç açıyor, tabii bu da onları bulmayı zorlaştırıyor. Bitkiyi doğada bulduktan sonra, canlı bitki örneğini alıp olabilecek en hızlı şekilde bitki solmadan, ölmeden önce eskizlerini hazırlıyorum. Birçok bitki bahar aylarında çiçeklendiğinden bu dönemler benim için oldukça yoğun ve aktif geçiyor. Kış aylarında ise genellikle kendimi atölyeme kapatıyorum ve bu hazırladığım eskizler üzerinde çalışıp bitkilerin resimlerini tamamlıyorum.

Ressam Işık Güner “Bir bitki türü nesli tükenme tehlikesi altına girdiğinde değil, hâlâ varken korumalıyız” diyor.
Resmetmeyi en çok sevdiğiniz bitki hangisi?
Ben bütün bitkilerin resimlerini yapmayı çok seviyorum. Yabani bitkiler olduğu sürece onları resmetmeyi gerçekten çok seviyorum. Çünkü resmettikçe ilk bakışta göze çekici gelmeyen bitki türlerinin bile detaylarını görebiliyorum ve bu detaylar beni cezbediyor. Ancak 2016’dan beri süsenler üzerinde çalışıyorum ve her sene arazi çalışması yapıp 2-3 taksonu resmetmeye çalışıyorum. Şu ana kadar yaklaşık 18 türü resmettim. Türkiye’de 46 civarında takson bulunuyor. Hepsini resmetmek yıllarımı alacaktır.
Editörlüğünü ve ressamlığını üstlendiğiniz Resimli Türkiye Florası şu an ne aşamada? Botanik bilimi ve Türkiye açısından neden önemli?
Flora projesi başladığından beri son derece aktif bir şekilde devam ediyor. 17. cildi bu sene çıkarıyoruz ama diğer ciltlerde de eşzamanlı olarak çalışmalar devam ediyor. Her cilt tamamlandığında cildi basma gönderiyoruz. Bu proje ile birlikte Türkiye florasındaki bütün bitkiler kayıt altına alınacak. Bu sadece Türkiye için değil, dünya için de oldukça önemli.

İyi bir bitki ressamı nasıl olunur?
İyi olmanın en temel kuralı iyi bir gözlemci olmaktır. İyi bir gözlemciyseniz eğer çizim tekniğiniz çok iyi değilse bile bu zaman içinde gelişecektir. Ancak iyi bir gözlemci değilseniz ne kadar iyi resim yaparsanız yapın bitkileri doğru anlatamayacaksınız.

“Habitat” sergisi 1 Kasım’a kadar Çamlıhemşin, Çinçiva Okulu’nda ziyarete açık.
Şu an “Habitat” isimli projenizle sanat ve doğaseverlerin karşısındasınız. Habitat nasıl bir proje?
Habitat projesi kitap, sergi ve filmden oluşan bir üçleme. Dünya’nın biyoçeşitliliğin kutlanması ve kaybının karşında yaşanan trajedidir. Son 3 yıldır üzerinde çalıştığım bu kitabın en temel mesajı biyoçeşitlilik, dolayısıyla vahşi doğanın korunmasıdır. Korunmadan kasıtta aslında doğanın kendi haline bırakılması ve en ufacık bir alanın bile kaybolmamasıdır. Kendi haline bırakılan bir coğrafya, kendi kendini pek iyi koruyabilmekte.
Bu projede bahsettiğim, biyoçeşitliliğin zenginliği, önemi ve yok oluşu, aslında son derece genel, çok kere tekrarlanmış, üstüne sayısızca araştırmalar yapılmış bir konu olmasına rağmen, bu yok oluşu değil durdurmak, yavaşlatabilmek için bile bir çözüm bulamamış ya da bulunan çözümleri uygulayamamış bir toplumuz aslında. Gösterişli, karizmatik bitkiler ilgimizi çekmekte; sadece işimize yarayan, kullanabildiğimiz bitkiler odak noktamız. Ancak ekosistemi bir bütün olarak ele almalıyız. Tek bir türü değil, ekosistemin bütününü korumalıyız. Bir bitki türü nesli tükenme tehlikesi altına girdiğinde değil, hâlâ varken korumalıyız. Bunu sağlamamız içinde en hızlı yöntemin geriye kalmış vahşi toprakları, doğal alanları kaybetmeyerek koruyabileceğimizi düşünüyorum.
Biyoçeşitliliğin başrol olduğu bu sergide, bu çeşitliliğin zenginliği, önemi ve korunmasından bahsedeceksem eğer, konuyu bütünsel olarak ele almak zorundaydım. Yani Dünya’yı siyasi sınırlar içinde bölüp parçalayarak, sadece kendi habitatıma odaklanıp Dünya’nın tek ve bütün olduğu, bütün canlıların birbirine bağlı olduğunu anlatmam mümkün değildi. Neticede bitkiler sınır tanımaz. Bu sebeple bende sınır tanımayarak, Dünya’nın en ücra köşelerinde yetişen bitkilere yine o bölgede yaşayan çok değerli bitki ressamları aracılığı ile ulaşıp kitabın ve serginin çeşitliliğini biraz daha artırmayı başarabildim. Tek bir cinsin içinde yer alan türlerin muazzam çeşitliliğinden başlayıp bambaşka cinslerin ne kadar acayip ve tuhaf şekillerde kendini gösterdiğini ben de olabildiğince bu kitapta göstermeye çalıştım. Bu çok çeşitliliğin hayati önemini yazı ile dile getirsem de çeşitsizliğin yok oluşa doğru giden ilk adım olduğunu biraz kurgu ve oyun ile anlatmaya çabaladım. Biyoçeşitliliğin yok oluşu ise ne resimle ne de yazı ile anlatabileceğim bir konu. Çünkü bu konuyu artık öğrenip anlamamızın yeterli olmadığını, bütün hücrelerimizle hissetmemiz gerektiğine inanıyorum. Hissederek, belki unutmanın önüne geçebiliriz. Bu sebeple bambaşka disiplinleri bu projeye dahil ederek, bu konuyu farklı bir şekilde aktarmayı hedefledim. Performans ve müzik işte tam bu noktada, bütün duyularımızı harekete geçiren çok güçlü bir araç olarak projede yerini aldı. Yönetmenliğini Recep Akar’ın yaptığı “Habitat” projesinin parçası olan performans filmi, farklı ülkelerden sanatçıların resmettiği bitkilerin desenlerinden oluşan kostüm eşliğinde, koreograf Ebru Cansız’ın özel tasarladığı solo dans koreografisi sergide gösterimde. Hazırladığımız kısa film ile de biyoçeşitliliğin yok oluşunu, yine bilimin kanıtsal yaklaşımını esas alarak, daha kavramsal bir noktadan ele aldık, düşünme ve anlama potansiyelimizi biraz daha artırmaya çalıştık.

1 Kasım’a kadar Çamlıhemşin, Çinçiva Okulu’nda devam edecek “Habitat” sergisini ziyaret etme fırsatınız olursa eğer, zengin biyoçeşitliliğin coşkusunu hissedip yok oluşu karşısında da rahatsız olmanızı diliyorum. Sergiyi gezme fırsatı olmayanlar içinde, Habitat kitabının müjdesini vermek isterim. İlerleyen zamanlarda bu kitap ile umarım sergiyi evlerinize getirebileceğim.