Üzerinde yaşadığımız yerkabuğunun kalınlığı 30-70 km arasında değişiyor. Depremler bu katı kabuğun harekeliliği sonucu ortaya çıkıyor. Türkiye’nin büyük kısmı Anadolu levhası üzerinde yer alsa da Avrasya, Afrika ve Arap levhalarının hareketlerinden doğrudan etkileniyor. Bu nedenle, ortaya çıkan diri faylar tarih boyunca yıkıcı depremler üretti ve üretmeye devam ediyor.


İnsanlık, birçok katmandan oluşan yerkürenin kabuk adı verilen en üst kısmında yaşamını sürdürüyor. Dünyanın oluşum süreçlerini araştırarak birçok soruya cevap arayan insanlar, Dünyanın ne zaman, nasıl ve hangi aşamalardan geçerek yaşam koşullarına uygun hale geldiğini anlamaya çalıştılar. Sözkonusu soruların cevaplarına ilişkin geçtiğimiz iki yüzyılda ortaya çıkan bazı bilimsel gelişmelerle farklı fikirler ve teoriler geliştirildi.

Dünyamız günümüzden yaklaşık 4,6 milyar yıl önce oluşmaya başlamış, gaz ve toz bulutlarının sıkışması ve kimyasal tepkimeler sonucunda kendi ekseni etrafında dönerek bugünkü katmanlı yapısına sahip olmuştur. En içten dışa doğru katmanlar şu şekilde adlandırılıyor: İç çekirdek, dış çekirdek, alt manto, üst manto ve kabuk (yerkabuğu). Tüm bu katmanların ortalama yarıçapı 6.371 kilometre olarak tespit edilmiştir. Ortalama yarıçap olarak elde edilen bu değer Dünyamızın farklı noktalarında ölçülen yarıçap değerinin aynı olmadığını ve sonuç olarak tam bir küre şeklinden bahsedilemeyeceği gerçeğini de ortaya koymaktadır. Her bir katman, kendine has özellikler sunmakta ve farklı dinamiklerin etkisinde devinimlerine devam etmektedir. Üzerinde yaşamakta olduğumuz yerküre yani katı kabuk kalınlığı 30-70 kilometre arasında değişmektedir. Yaşamsal faaliyetlerimizin tamamını sürdürdüğümüz kabukta bizleri doğrudan etkileyen en önemli doğal süreçlerden biri katı kabuğun hareketliliği sonucu ortaya çıkan sarsıntılardır.


Yer Kaydığında 1

Bu sarsıntılar kabukta bulunan ve “levha” adı verilen kıtaların hareket etmeleri sonucu ortaya çıkan yer hareketleridir ve “deprem” olarak adlandırılırlar. Levhalar üç farklı hareket türü ile tanımlanır: yakınlaşan, uzaklaşan ve yanal hareket edenler (Şekil 2). Yakınlaşan levhalar birbirleri ile çarpışarak daha yoğun olanın yerkürenin derinliklerine doğru dalması sonucu çukur yapısını oluşturan; uzaklaşan levhalar birbirleriyle zıt yönde hareket ederek magma yükselimlerinin yeni kabuk oluşumuna neden olduğu sırt yapısını oluşturanlar ve yanal olarak hareket eden yatay yönde birbirinin yanından teğet geçme hareketi sergileyen (transform) levhalardır. İşte bu levhalar yerin derinliklerinde bulunan üst mantodaki sıcaklığın neden olduğu konveksiyon akımları sayesinde hareket eder (Şekil 2). Bu hareketler farklı türde olmalarına rağmen ortaya çıkardıkları sarsıntılar hasar yapıcı veya can kaybına neden olacak boyutlara ulaşabilmektedir.  

Levha olarak adlandırılan kabuk parçaları hepimizin bildiği kıta parçaları değildir. Ülkemiz üzerinde oturduğumuz Anadolu ve etrafında yer alan kuzeyde Avrasya, güneyde Afrika ve Arabistan levhalarının hareketlerinden etkilenmektedir.


Yazının devamını okumak için ve Deprem özel sayısını ücretsiz okumak için: https://linktr.ee/magmadergisi


*Doç. Dr. Şule Gürboğa, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Redaksiyon Kurulu Başkanı