Akdeniz fokları yirminci yüzyılın başlarında değin açık sahillerde bile üreyebilir, barınabilirken artık sadece izbe, karanlık ve dalga alan deniz mağaralarının diplerine sığınmış durumda. Bu kıyı mağaraları Akdeniz foku kıyı habitatı içinde, türün neslini devam ettirebilmek için üremelerine uygun tek niş alanı. Bu nedenle deniz mağaralarının insan baskısından uzak kalması hayli önemli. Akdeniz foklarına mağaralarında gösterilen insan baskısı üzerine yürürlükteki Su Ürünleri Avcılığı Tebliğ maddesi SAD-AFAG’ın Ocak 2016’da önerdiği şekilde kabul edildi ve Resmi Gazete’de yayınlanarak tebliğde yerini aldı. Su ürünleri sirkülerinde 1991’den günümüze kadar geçerli olan eski versiyonda “fokların yaşadıkları mağaralarda ışık kullanmak, her türlü vasıtayla dalış ve su ürünleri avcılığı yapmak yasaktır” denilmişti. Ancak zamanla, özellikle son yıllarda bu madde, tur tekneleri ve yüzerek girenler tarafından ciddi anlamda ihlal edildi.
Orfoz ve Beyaz Lagos Nadasa Alındı
Akdeniz’in sembol türlerinden orfoz balığından iyi haber var: Amatör balıkçılık ve deniz araştırmaları derneklerinin (GELBALDER, ASAD, ASOF ve SAD) verdikleri ortak görüşle, orfoz ve beyaz lagos türlerinin önümüzdeki sirküler döneminde (2016-2020) avcılığı kapatıldı. Toplantılara katılan sivil toplum kuruluşlarının teklifi bakanlık tarafından kabul edilerek Resmi Gazete’de yayımlandı. Önceki sirkülerde sualtı avı tamamen yasak olan orfoz için 2014-2016 arasında yapılan sirkülerde bir adedine izin çıkmıştı. Ancak avcı başına bir adet orfoz avının ciddi oranda suiistimal edildiği fark edildi. Su ürünleri tebliğinin yayınlamasını takiben artık tezgâhlarda görülecek herhangi bir orfoz ve beyaz lagos, doğrudan yasadışı balık demek. Bu güzel gelişmeye rağmen sularımızda yaşamakta olan orfoz türlerinden popülasyonu en kritik durumda olan Ephinephelus caninus (köpek dişli orfoz) içinse maalesef yeni sirkülerde bir av yasağı getirilmedi. Köpek dişli orfoz balıklarının ancak derin denizlerde yaşayabilmesi, üreme hızının düşüklüğü ve zıpkıncılara karşı kendini koruma refleksinin diğer türlere kıyasla düşük olması nedeniyle insanın bulunduğu noktalarda yaşama şansı oldukça az.