Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı Çukurca Köyü'nde bulunan jeopark niteliğindeki coğrafi güzellikler ve bölgenin el değmemiş doğası mermer ocağı tehdidi ile karşı karşıya. Yukarı Köprüçay Havzası’nda yer alan Çukurca Köyü'nde mermer ocağı için ruhsat verilen yaklaşı 100 hektarlık saha, Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın da bitişiğinde yer alıyor. Projeyle ilgili ÇED başvuru dosyasının hatalarla dolu olduğunu açıklayan Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu, “Türkiye’nin önemli kültür rotalarından biri olan St. Paul Yolu’nun da bir bölümünü kapsayan mermer ocağı sahası, bölgenin el değmemiş doğasını sonsuza kadar yok edecektir. Aile çiftçiliği ile küçük ölçekli tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan yerel halkında yaşam alanlarını olumsuz etkileyecektir. Yetkililerden bir an önce bu yanlış uygulamadan dönülmesi çağrısında bulunuyoruz” açıklamasında bulundu.
 
 
Kültür Rotasının Kalbine Mermer Ocağı
  
Antalya ile Isparta illerinin sınırlarının kesiştiği noktada bulunan Çukurca Köyü, zengin biyolojik çeşitliliği ve jeopark olacak nitelikteki kaya oluşumlarıyla kültür turizmi kapsamında dünyanın dört bir yanından gelen trekingçilerin büyülendiği parkurlara sahip. Antalya’da Aspendos antik kentinden başlayıp, Isparta’nın Yalvaç ilçesindeki Pisidia Antiocia antik kentinde sona eren Türkiye’nin en uzun ikinci kültür rotası olan St. Paul Yolu’nun önemli bir bölümü de Çukurca’dan geçiyor.
 
 
El Değmemiş Doğa ve Kültür Mirası Tehdit Altında
  
Endüstriyel kirliliğin henüz girmediği ender bölgelerden biri olan yürüyüş rotası, Çukurca Köyü'nün batısında yer alan Köprüçay üzerinden tarihi bir Yörük yerleşimi olan Beydili Ekoköy’e uzanıyor. Ancak el değmemiş doğayla, zengin kültürel mirasın harmanlandığı bu bölge vahşi madencilik tehdidiyle karşı karşıya.
 
 
100 Hektarlık Alanda Mermer Ocağı İzni
  
Çukurca Köyü'nde, özel bir şirket tarafından işletilmek üzere 100 hektarlık (1000 dekar) alanda mermer ocağı ruhsatı verildi. Projeyle ilgili hazırlanan ÇED tanıtım dosyası, Çevre ve Şehircilik Isparta İl Müdürlüğü’nce uygun bulunarak ÇED süreci başlatıldı. Küçük ölçekli aile tarımı ve hayvancılığın yanısıra kekik, adaçayı ve benzeri odun dışı orman ürünleri toplayıcılığı ile geçimlerini sağlayan Çukurca köylüleri mermer ocağının açılmasına karşı çıkıyor.
 
 
Korunan Alan ve Su Kaynağının Bitişiğinde 
 
Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın kuzey sınırına yaklaşık 1 kilometrelik bir mesafede bulunan ruhsat sahasının bir bölümü, Köprüçay Nehri’nin ise bitişiğinde yer alması dikkat çekiyor. Ancak projeyle ilgili hazırlanan ve yetkililerce uygun bulunan ÇED dosyasında mermer ocağı açılmak istenen alanın yakınında korunan alan ya da su kaynağı bulunmadığının belirtilmesi tepki çekti.
 
 
Arazi Görülmeden Çed Raporu Hazırlanmış 
 
İlgili çevre düzeni planında tamamı orman alanı olarak görünen mermer ocağı sahasının niteliğinin yerinde görülmeden ÇED başvuru dosyası hazırlanmış olabileceğine dikkati çeken Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu, konuyla ilgili bir açıklama yaparak yetkileri uyardı. Platform açıklamasında, “Jeopark olabilecek nitelikte bulunan böylesi bir alanda 10 yıl işletilecek ve çevreye, insan yaşamına telafisi imkansız zararlar vereceği kaçınılmaz olan mermer ocağı işletmesine izin vermek, göz göre göre intihar etmekten başka bir şey değildir. Hiç bir bilimsel niteliği bulunmayan ÇED dosyası ile başlayacak girişimin yaratacağı felaketler hem yöre insanına hem de ülkemizin en değerli kültür rotalarından biri olan St. Paul Yolu’na vereceği zararların bedeli oldukça ağır olacaktır. Yetkililerden bir an önce bu yanlıştan dönmelerini talep ediyoruz” ifadelerine yer verildi.
 
 
Şubat Ayında ve Kış Günü Flora Tespiti Yapılmaz
  
Mermer ocağıyla ilgili hazırlanan ve ilgili kurumlarca da onaylanan ÇED dosyasında, “Faaliyet alanı florasını tespit etmek amacıyla arazi ve literatür çalışmaları yapılmıştır. Arazi çalışmalarında genel vejetasyon tipleri, habitat tespiti ve materyal toplama çalışmaları yapılmıştır” ifadelerine yer verildiğine dikkat çekilen platform açıklamasında; Şubat ayın da hazırlandığı görülen ÇED dosyasında alanın florasını tespit etmek için arazi çalışması yapıldığının belirtilmesi, bu konudaki tüm kaygıları haklı çıkaracak bir yalanın işaretidir. Çünkü bölgenin florasını tespit edebilmek için ancak en erken Nisan ve Mayıs aylarında bir inceleme yapılması gerekir. Bu bölgedeki hiçbir flora çalışması kış koşullarının hüküm sürdüğü Şubat ayında yapılmaz, yapılamaz. Bu, açıkça düzmece bir rapordur. Yalnızca literatür taramaları yapılarak, kopyala yapıştır yöntemiyle bölgemizin el değmemiş doğasının katledilmesine izin vermeyeceğiz” denildi.
 
 
Yılda 280 Bin Ton Moloz Çıkacak 
 
Projeyle ilgili hazırlanan ÇED başvuru dosyasına göre Numan Tekkanat adındaki girişimci tarafından işletilmesi planlanan mermer ocağında yılda yılda 810 bin ton ham mermer üretileceği belirtiliyor. Çukurca köyünün iki ayrı noktasında yer alan ruhsat sahasında 2024 yılına kadar çalışma yürütülebilecek. Açık ocak niteliğinde çalışacağı belirtilen mermer ocağının yılda üreteceği moloz-pasa miktarı ise 285 bin ton olacağı belirtiliyor. ÇED dosyasına göre mermer ocağının yerleşim yerlerine mesafesi ise Çukurca Köyü'ne 700 metre, Kesme köyüne ise 2 kilometre.
 
 
Jeoparklar Neden Önemli 
 
Niteliği bakımından dünya mirası sayılan ve uluslararası öneme sahip olan jeoparklar, yeryüzünün oluşumunun öykülerini barındıran milyonlarca yıllık doğa koruma bölgeleri olarak korumaya alınan jeolojik mirasları kapsıyor. Yönetim ve koruma planları dahilinde korumaya alınan jeolojik oluşumlar, hem bilimsel çalışmalar için hem de özel ilgi turizmi için tüm dünyada oldukça önemli alanlar olarak biliniyor. Türkiye’de ise bir çok önemli jeolojik oluşum mermer, taş ve mıcır ocakları için göz göre göre yok ediliyor.