Kendi bulunduğu coğrafyaya endemik 1500 damarlı bitki barındıran ve doğal bitki örtüsünün yüzde 70’i tahrip edilmiş alanlara sıcak nokta denir. Sıcak noktalar dünya biyolojik çeşitliliğin ve doğa tahribatının en yüksek olduğu alanları temsil ediyor. Tahribatın yüksek olması, bu bölgelerdeki endüstriyel ve zirai kalkınmadan ziyade ekonomisi güçlü devletlerin buraların doğal kaynakları üzerinde yarattıkları baskıdan kaynaklanıyor. Norveçli ve Japonyalı iki bilim insanı Daniel Moran ve Keiichiro Kanemoto, Nature dergisinde dünyadaki küresel ticaret ağları ile sıcak noktalarda yaşayan küresel ölçekte nesli tehlike altındaki türlerinin dağılım alanlarını karşılaştırdı. Hangi ülkelerin hangi ürünler üzerinden hangi türlere baskı oluşturduklarına dair dünyadaki ilk incelemeye imza attılar.
Balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği ve kirlilik ilişkisinde Doğu Asya’daki denizel yaşamı en çok tehdit eden ülkeler Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği. ABD’nin Karayipler, Nikaragua, Orinoco, Trinidad ve Tobago bölgelerindeki deniz yaşamı üzerinde yoğun bir baskısı görünüyor. AB ülkeleriyse Madagaskar, Seyşeller, Mauritius ve Reunion adalarının etrafındaki sularda yoğun olarak faaliyet gösteriyor. Karasal ekosistemlere bakıldığında ABD yine liderliği bırakmıyor. Madagaskar ve Doğu Asya’da etkisini sürdüren ABD, Güney Avrupa, Sahra Çölü’nün kuzeyi, Meksika, Orta Amerika, Orta Asya ve Kanada’nın güneyindeki doğal kaynakları tüketiyor. AB en büyük doğa talanını Fas, Batı Afrika, Etiyopya, Madagaskar, Zimbabve bölgelerinde yapıyor. Türkiye ve Orta Asya ülkeleri üstünde de giderek artan bir baskı oluşturuyor. Büyük resimde dünyada canlı çeşitliliğinin en zengin olduğu yerleri üç büyük ülkenin parsellediği rahatlıkla görülebilir. ABD, Güney Amerika’nın; AB, Afrika’nın ve Japonya Doğu Asya’nın kaynaklarını tüketiyor. Bu bölgelere özgü, nesli tehlike altındaki türlerin yaşam alanları her geçen gün daralıyor.