Muğla’nın Akyaka beldesinde yaşayan zeytinyağı üreticisi Buse Topçuoğlu, bitkiler üzerine amatör çalışmalar yapan bir doğasever. Topçuoğlu, 2020 yılında bir saha çalışması sırasında gördüğü bir bitkinin mevcut türlerden farklı bir tür olduğundan şüphelendi ve bitkiye ait detaylı fotoğrafları ve materyalleri Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yıldırım’a ulaştırdı. Yıldırım, türün şu ana kadar literatürde mevcut bir bitki olmadığı fark edip Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Köyceğiz Meslek Yüksekokulu’ndan Dr. Öğr. Elemanı Kenan Akbaş ve Doktora öğrencisi Tuğkan Özdöl ile birlikte üç yıl boyunca bu bitki ile ilgili bilimsel araştırma ve popülasyon sınırlarını belirleme çalışmalarını yürüttü. Araştırmanın sonuçlarıyla ilgili makale taksonomik botanik alanının önemli bilimsel dergilerinden Phytotaxa’da yayımlanarak bilim dünyasına tanıtıldı. Bitkinin bilimsel ismi, onu keşfeden Buse Topçuoğlu’na atfedilerek Leopoldia buseana, Türkçe ismi ise yayılış gösterdiği dağ silsilesinden yola çıkarak “Balan sümbülü” olarak belirlendi.

Dünya genelinde 29 türle temsil edilen Leopoldia (Morbaş) cinsi türler Akdeniz Havzası’nda, Orta Doğu ve Güney Avrupa, Kafkasya ve Güneybatı Asya’da yayılıyor. Cinsin çeşitlenme ve gen merkezi Batı Anadolu ve Ege adaları. Bu bakımdan Muğla ili Leopoldia cinsi için oldukça önemli. Dünya genelinde bu cinse ait tüm türlerin yarısından fazlası Türkiye’de doğal olarak yayılıyor. Yeni keşfedilen Balan sümbülü (Leopoldia buseana) ile cinsin dünyadaki tür sayısı 30’a, ülkemizdeki sayısı 16’ya ve Türkiye’deki endemik Leopoldia tür sayısı ise 9’a yükseldi.

Balan Dağları üzerinde yayılan Balan sümbülü, serpantin olarak bilinen krom, magnezyum ve demir gibi bazı ağır metalleri bolca barındıran topraklar üzerinde yayılıyor. Bu ekstrem toprak ve kayaç yapısına uyum sağlayıp yaşamını sürdüren Balan sümbülü geçtiğimiz aylarda büyük bir yangın geçiren Marmaris ilçesi Hisarönü ve İçmeler mevkiindeki alanlarda da yaygın olarak görülüyor. Popülasyonlarının bulunduğu alanlarda yapılan çalışmalarda; sahanın yangın geçirmesi ve yangın geçirme potansiyelinin yüksek olmasından dolayı yapılan orman yolu açma çalışmalarının yoğun olması nedeniyle habitat ve popülasyondaki bitki tahribatının yüksek olduğu tespit edildi. Prof. Dr. Hasan Yıldırım, türün bulunduğu alanın kızılçam orman içleri ve açıklıkları olduğunu gerek yol çalışmaları gerekse orman yangınları için potansiyel bir alan olmasından dolayı bu türün geleceğine ilişkin endişeli olduklarını dile getiriyor ve türü kaybetmemek için koruma çalışmalarına yönelik stratejik hedeflerin ortaya konulması ve yerel yönetimlerle beraber bu çalışmaların en kısa sürede yapılması gerektiğini vurguluyor.
Son yıllarda bilimi halkla buluşturan en önemli kavramlardan biri yurttaş bilim ile ilgili Prof. Dr. Hasan Yıldırım ile yaptığımız söyleşiyi okumak için tıklayınız. Belki siz de Buse Hanım gibi yeni türler keşfedebiliriniz.