Aspendos Antik Kenti’nde 2024 sezonunda kazılarına başlanan Tiyatro Caddesi’nin doğusunda yer alan giriş kapısının güney kanadına konumlandırılmış anıtsal çeşmenin (nymphaion) yıkıntıları arasında, mermer bir Hermes heykeli bulundu. Aynı alanda Aphrodite ve Eros’un başları ile Artemis ve Nemesis’e ait heykel parçaları da keşfedildi.

Ortaya çıkarılan heykel, Olympos’un baş tanrısı Zeus’un habercisi ve tanrıların en hızlısı olarak bilinen Hermes’i tasvir ediyor. Hellen mitolojisinde yolların, ticaretin, konukseverliğin, diplomasinin, yarışmaların ve astronominin tanrısı olarak bilinen Hermes, aynı zamanda hırsızlar ile tüccarların, sürülerin ve çobanların koruyucusu olarak da tanımlanıyor.

Heykel, sağ elinde bir para kesesi, sol elinde ise omuzundan aşağı doğru sarkan peleriniyle birlikte tuttuğu kerykeionu (asası) ile betimlenmiş. Sol ayağının yanında ise başı Hermes’e dönük bir koç figürü yer alıyor. Yazıtlı bir kaide üzerinde ayakta duran heykelin ağırlığı sol ayağına verilmiş, sağ ayağı ise dizden hafifçe kırılarak öne atılmış.

Kazı çalışmalarında parçalı olarak ortaya çıkarılan ve tamamına yakın bölümü gün yüzüne çıkarılan heykel, kazı evi deposunda birleştirilerek bütüncül haliyle değerlendirildi. Kaidesiyle birlikte toplam 1,65 metre yüksekliğe ulaşan eser, stilistik özellikleri açısından Roma İmparatorluk Dönemi’ne (MS 2. yy sonu - 3. yy başları) tarihlendiriliyor.
Aphrodite ve Eros
Hermes heykelinin bulunduğu alanda, aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite ile aşk tanrısı Eros’a ait olduğu değerlendirilen başlar da ortaya çıkarıldı. Heykellerin bölgeye özgü sanatsal üslupla işlendiği ve dönemin estetik anlayışını yansıttığı gözlemlendi.

Güzellik tanrıçası Aphrodite (solda) ve aşk tanrısı Eros'a (sağda) ait olduğu düşünülen başlar Apendos'ta gün yüzüne çıkarıldı.
Geleceğe Miras Projesi kapsamında yürütülen 2024 yılı kazı çalışmalarında, aynı bölgede av, vahşi doğa, hayvanlar ve doğa tanrıçası Artemis ile adalet, denge, kader ve intikamın sembolü Nemesis’e ait olduğu düşünülen gövde parçaları da gün yüzüne çıkarıldı. Aspendos Antik Kenti’nde sürdürülen kazı çalışmaları, bölgenin kültürel mirasına ışık tutmaya devam ediyor.
Pamphylia'nın Görkemli Kenti
Aspendos Antik Kenti Tiyatrosu ve Su Kemerleri (Antalya) 2015 yılından beri Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesindeki Alanları Listesi’nde yer alıyor.
Pamphylia Bölgesi’nin önde gelen kentlerinden biri olan Aspendos, Antalya İli sınırları içerisinde, şehir merkezinin 48 km kuzeydoğusunda kalan Serik İlçesi’ne bağlı Belkıs Mahallesi’nde, Köprü Çay’ın (Eurymedon) kenarındaki yüksek bir tepe üzerinde kurulmuş, zamanla tepenin çevresine doğru genişlemiştir.

Antalya’nın Serik ilçesi sınırlarında bulunan Aspendos Tiyatrosu, günümüze en sağlam şekilde ulaşmış antik tiyatrolardan biri. Fotoğraf: Aspendos Kazı Arşivi
Aspendos’un bazı kaynaklara göre MÖ 13.-12. yy’da Akhalı Mopsos önderliğinde, Strabon’a göre ise Argoslular tarafından kurulduğu aktarılmaktadır. Ancak son dönem kazıları bu tarihin daha erken dönemlere çekilebileceğini göstermektedir. Klasik Dönem sikkelerinde Estvediys/Estvediya olarak geçen kentin adı, Hellenistik Dönem’in başlarına kadar (MÖ 330/300) bu isimle anılmıştır. Söz konusu isim, Adana Karatepe’de’ki MÖ 8. yüzyılın ikinci yarısına ait çift dilli yazıtlardan bilinen ve yerel bir kral olan Asitawandas/Asitawada ile bağdaştırılmıştır. Kentin MÖ 7. ve 6. yy’ın ilk yarısında, Lydia Dönemi’ne ait bilgileri oldukça kısıtlıdır. Perslerin Lydia egemenliğine MÖ 547/546 yıllarında son vermesinden sonra kent Pers hâkimiyetine girse de Klasik Dönem’de kendi gümüş sikkelerini darp etmeye devam etmiştir. MÖ 468 yılında Atinalı devlet adamı ve kumandan Kimon’un, Eurymedon Nehri ağzında demirlemiş olan Pers donanmasını yok etmesine rağmen, Persler bölgedeki egemenliklerini sürdürmüş; ancak Aspendos bir süre için Attika-Delos Deniz Birliği’ne dâhil olmuştur. Atina’da bulunan MÖ 425 yılına ait vergi ödeyen kentlerin listelendiği yazıtta Aspendos kentinin ismi de yer almaktadır. MÖ 333’de Makedonya Kralı’nın egemenliğine geçen Aspendos, Büyük İskender’in MÖ 323’de ölümünün ardından komutanları arasındaki savaşlara tanıklık etmiştir. Sırasıyla; Ptolemaios ve Seleukoslar arasında el değiştiren bölge içinde yer alan kent, Roma Dönemi’nde bağımsız bir şehir devleti olmaya devam etmiştir.

Atatürk'ün Aspendos Antik Tiyatrosu'nda inceleme gezisi, 9 Mart 1930.
MÖ 79 yılında Romalı General Gaius Verres diğer Pamphylia kentleriyle birlikte Aspendos’u da yağmalamıştır. Aspendos’un bir parçası olduğu Pamphylia, MÖ 43 yılına kadar Cilicia Eyaleti’ne bağlı olsa da zaman zaman Asia Eyaleti idari sınırlarına katılmıştır. Augustus (Octavianus) bölgenin yönetimini MÖ 31 yılı itibarıyla Galatia Eyaleti’ne bırakmıştır. MS 74 yılına gelindiğinde ise imparator Vespasianus Aspendos’un da içinde kaldığı Lycia et Pamphylia ortak eyaletini kurmuştur.
Roma İmparatorluğu hâkimiyeti altında en parlak dönemlerini yaşayan Aspendos, özellikle MS 2. yüzyıldaki imar faaliyetleri sonucu, bölgenin en ihtişamlı kentleri arasında yerini almıştır. Bu dönemde Aspendos’un yağ, tahıl, tekstil, şarap, at yetiştiriciliği ve özellikle yakınındaki bir tuz gölünden elde ettiği tuzla önemli bir ticaret merkezi olduğu bilinmektedir. MS 5. yy içerisinde, Hristiyanlık Dönemi’ndeki ekonomik canlılığını devam ettiren Aspendos’un, Başpiskopos Triboniamus zamanında Primoupolis adını aldığı bilinmektedir. Selçuklu Dönemi’nde de önemli bir yer tutmuş olan kentin tiyatrosunun fonksiyonu, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad için bir saraya dönüştürülmüştür.
Kaynak: Aspendos Kazısı Resmi Web Sitesi