Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, ünlü fotoğrafçı Isabel Muñoz’un tarihi yaklaşık 12.000 yıl önceye dayanan Taş Tepeler’den Göbeklitepe ve çevresindeki arkeolojik alanları çektiği fotoğrafları, ilk kez İstanbul’da izleyiciyle buluşuyor. Fotoğrafçılık alanında pek çok uluslararası projeye imza atan, Mougins Fotoğraf Merkezi Direktörü François Cheval’in küratörlüğünü üstlendiği Isabel Muñoz: Yeni Bir Hikâye - Göbeklitepe ve Çevresinden Fotoğraflar sergisi 15 Haziran - 17 Eylül tarihleri arasında Pera Müzesi’nde ziyaret edilebilecek.
Göbeklitepe’de Bilinmeyenin İzinde
Çalışmaları İspanya Ulusal Fotoğrafçılık Ödülü ve Hasselblad Vakfı Uluslararası Fotoğrafçılık Ödülü gibi pek çok ödüle layık görülen; Venedik Bienali ve New York Uluslararası Fotoğraf Merkezi gibi önemli kurumların sergilerinde yer alan Isabel Muñoz, ilk kez 1992’de İstanbul’da açılan sergisiyle Türkiye’den sanatseverlerle buluşmuştu.
Farklı kültürlerin doğasını, estetiğini, yaşam biçimlerini keşfetme ve yansıtma tutkusuyla bu kez, Türkiye’nin önemli arkeolojik alanlarından Göbeklitepe, Karahantepe ve Sayburç’u fotoğraflayan Muñoz, bu büyülü alanda gizem ve sanat eseri arasında gidip gelen sanrılı görüntüleri kaydetmekle yetinmeyip, kadrajına yansıyan görkemli sahnelerin önünde adeta eğiliyor. Sergi, dünyanın en eski kült alanı olabileceği düşünülen ve 2018’den bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, Göbeklitepe’nin de parçası olduğu Taş Tepeler’i, Muñoz’un etkileyici bakış açısından keşfetme imkânı sunuyor. Isabel Muñoz: Yeni Bir Hikâye, ünlü fotoğrafçının toprağı kullanarak geliştirdiği “Tepetype” baskı tekniğini ilk defa kullandığı çalışmaları ve Karahantepe Neolitik Alanı’ndaki sembolik insan başı figürüne EEG yardımıyla beynindeki elektriksel dalgaları yansıttığı sıra dışı otoportreyi de içeren ilgi çekici eserlere ev sahipliği yapıyor.

Karahantepe
Sergi kapsamında 15 Haziran'da Göbeklitepe’yi ve İspanya’daki önemli arkeoloji çalışmalarını odağına alan “Lifting The Mists of Time” (Zamanın Sislerini Kaldırmak) başlıklı uluslararası bir seminer de yapıldı.

Nevali Çori
Göbeklitepe’nin Görkemi Önünde Eğilen Bir Sanatçı
Farklı coğrafyalardan insanları ve kültürleri konu alan monokromatik portreleriyle tanınan Isabel Muñoz, ilk kez 1992’de İstanbul’da açılan sergisiyle Türkiye’den sanatseverlerle buluşmuştu. Sık sık ziyaret ettiği Türkiye’de semazenlerden zeytinyağı işçilerine, yağlı güreşlerden Sulukule Romanları’na farklı konular üzerine eğilen sanatçı, Pera Müzesi’nde ziyarete açılan yeni sergisinde bu kez, çok etkilendiği Göbeklitepe ve çevresinde, gizem, köken ve sonsuzlukla ilgili soruların peşinden gidiyor.
Türkiye’den arkeologlar ile ilk defa çalışma fırsatı bulduğunu belirten Muñoz, “Bir fotoğrafçı olarak doğal bir merakım ve yeni şeyler keşfetmeye karşı bitmeyen bir arzum var. Fotoğraf makinem olmadan önce bile geçmişte insanların nasıl yaşadığını ve hissettiğini anlamaya çalışıyordum. İspanya’da zengin bir Paleolitik sanat geleneğimiz var ama Göbeklitepe’de bana hitap eden manevi bir unsur buldum.” diyor.
Muñoz, sergide yer alan fotoğraflarında, insanlık tarihinin en mistik alanlarından biri olan bu bölgede, küratör François Cheval’in deyişiyle, “Bilinmeyeni, gizem ve sanat eseri arasında gidip gelen sanrılı görüntüleri, sersemletici kalıntılar ve anıtsal megalitleri kaydetmekle yetinmiyor, bu görkemli sahnelerin önünde adeta eğiliyor.”

Göbeklitepe
“Göbeklitepe ve Karahantepe, Yaşayan Varlıklar”
Çalışmalarında dünya üzerindeki benzersiz yaşam biçimlerini belgelemenin yanı sıra kültürel mirası da kayıt altına alıp geleceğe aktarma çabası sergileyen Isabel Muñoz ise, Göbeklitepe ve çevresini odağına alan bu sergi için yaptığı arkeolojik çalışmaların kendisi için yeni bir deneyim olduğunu söylüyor.
Arkeoloji ve mimariye tutkuyla bağlı olan sanatçı, söyleşilerinden birinde bu deneyimi şöyle anlatıyor: “Çektiğim fotoğraflarda yaşayan insan yok ama bu sefer odak noktam farklı. Arkeoloji ve mimariye karşı bir tutkum var. Türkiye'yi ziyaret ettiğimde mezarlıklarınızın, özellikle de inanılmaz derecede şiirsel olan Osmanlı mezarlıklarının güzelliği beni çok etkiledi. Fiziksel figürler olmasa da insan unsuru hep orada. Bu güzel Osmanlı taşlarını gördüğümde ve üzerlerindeki şiirleri okuduğumda, temsil ettikleri fiziksel kadınları hayal edebiliyorum. Benzer şekilde, Göbeklitepe'de fotoğraf çektiğimde, kendimi bu kadim kültürün içine sokmaya ve onu kendi tarzımda anlamaya çalıştım. Sahip oldukları yıldız bilgisinden ilham aldım ve görüntülerimi oluşturmak için onların ışık anlayışını kullandım. Göbeklitepe ve Karahantepe'yi fotoğrafladığımda onları yaşayan varlıklar olarak gördüm. Altlarında insan figürleri bulunan antropomorfik hayvan figürleri de bu yaşam hissine katkıda bulundu. Bana göre oradaki taşlar bile canlıydı.”

Göbeklitepe
Kadim yöntemler ve yeni teknikler bir arada
Isabel Muñoz: Yeni Bir Hikâye - Göbeklitepe ve Çevresinden Fotoğraflar, Muñoz’un etkileyici bakış açısından insanlık tarihinin bu gizemli coğrafyasını keşfetme imkânı sunarken, ünlü fotoğrafçının kullandığı yeni yöntem ve baskı teknikleri açısından da sürprizler içeriyor. Sanatçının kadim zamanlarda kullanılan yöntemlerden ilhamla geliştirdiği “Tepetype” tekniğini ilk defa kullandığı fotoğraflar ve Karahantepe’deki insan başı figürüne EEG yardımıyla beynindeki elektrik dalgalarını yansıttığı sıra dışı otoportreyi de içeren ilgi çekici eser, bu yenilikçi çalışmalar arasında yer alıyor.

Karahantepe

Göbeklitepe

Karahantepe

Isabel Muñoz çekim yaparken / © Toni Catalá
Pera Müzesi Salı’dan Cumartesi’ye 10.00-19.00, Pazar günleri 12.00-18.00 saatleri arasında gezilebilir.
Cuma günleri “Uzun Cuma” kapsamında 18.00-22.00 arası tüm ziyaretçiler, Çarşamba günleri ise “Genç Çarşamba” kapsamında tüm öğrenciler müzeyi ücretsiz ziyaret edebilir.