Rachel Carson 1960’da kaleme aldığı Sessiz Bahar kitabının ardından dünyada çevre hareketi ivme kazanmış ve bu sayede bundan yaklaşık 40 yıl önce DDT ve diğer zararlı tarım ilaçları dünyanın büyük bir kısmında yasaklanmıştı. Onların yerine “zararsız” tarım ilaçları olarak literatüre geçen neonikontinoidler kullanılmaya başlandı. Bugün gelinen noktadaysa Science dergisinde Sanches Bayo’nun hazırladığı derleme makale, bu ilaçların zannedildiği kadar masum olmadığını ortaya koyuyor; artık biliyoruz ki neonikontinoidler çok sayıda omurgasızın ve arının ölümüne neden oluyor. Bu tozlaştırıcı unsurlar olmadığı takdirde de dünyada tarımın devamı mümkün görünmüyor.

Neonikontinoidlerin, diğer böcek ilaçlarından farkı daha fazla çözülebilen ve bitki tarafından emilebilen sistematik ilaçlar olması. Akar türlerini düzenli uygulamada öldürebiliyor ama düşük dozlar çoğu omurgalı üstünde ölüm tehdidi oluşturmuyor. Bu ilaçlar dikim sırasında granül veya tohumu kaplayan bir tabaka biçiminde kullanılıyor. Bitkiler büyüdükçe bu ilacın %2-%20’si arasındaki bir miktar bitkinin yaprakları, meyvesi hatta nektarına nüfus ediyor. Bu da bitkiye musallat olan böcekleri uzak tutuyor ancak arıları, kelebekleri ve güveleri de öldürüyor ve bunların konsantrasyonları bu böceklerin beslendiği kısımlar olan polende %11-24 ve nektarda % 17-65’e kadar yükseliyor.

Buradan beslenen arılar hemen ölmüyor ve bu zararlı maddeyi kovandaki balda depoluyor. Koloniye bulaşmasıyla koloni kaybı arasında uzun bir dönem geçiyor, bu süre zarfında kovanın bal verimi de artıyor, ne var ki bir süre sonra arılarda beslenme sorunlarına (iştahsızlık) ve işçi arı ölümlerine neden oluyor. Kovan, işçi arı ölümlerini daha çok işçi arı üreterek kapatıyor ancak bir sonraki sene ana arı da zehirleniyor ve kovan tamamen yok oluyor. Bu aşamadan önce kovanda biriken yüksek miktar, arılarda bağışıklık sistemi hastalıklarına da yol açabiliyor.

Arılara zararları ön planda olsa da karıncalar, termitler ve sucul böceklerin larvaları da bu ilaçlardan büyük zarar görüyor. Çünkü bu maddelerin %80-%98 arası miktarı tarım topraklarında bir yıldan uzun süre bozulmadan kalabiliyor ve suda çözülüyor. Böylece toprak yıkandıkça, yüzey ve yeraltı suyuna karışıyor. Gelişmiş ülkelerde yüzey sularının %80’inde tatlısu kafadanbacaklılarına zararlı dozda neonikontinoid bulunuyor ve sucul sistemlerde de aynı arılarda olduğu gibi vücutta birikme yaptıkça ölümcül oluyor. Bu, tarım ilaçlarının kullanılmaya devam etmesi durumunda, ileride ekosistemde insan da dahil daha çok canlının birikimden kaynaklı hastalıklardan payını alabileceği anlamına geliyor. Dünyadaki karasal hayatın devamı büyük ölçüde arıların ve tozlaşmayı sağlayan canlıların varlığına bağlı. Bütün dünyadaki tarımsal üretimin devamı için tozlaştırıcılara ihtiyaç duyuluyor.