Dövmeli insan kalıntıları arkeolojik kanıtlarda korunamadığı için, deriyi delmek için kullanılmış bu aletler, tarihöncesi dövme uygulamaları hakkında bilgi verebilir.

Alplerde bulunan 5000 yıllık Ötzi mumyası üzerinde yapılan araştırmalar dövmeleri olduğunu ortaya çıkarmıştı. Fakat bu kadar mükemmel şekilde korunmuş insan kalıntılarına rastlamak çok nadir olduğu için, dövmenin tarihi hakkında bilgi edinmek için Ötzi’yi kullanmak zor.

Tarihöncesinde dövme yapımı hakkında bilgi edinebilmenin bir başka yolu ise izleri yapmak için kullanılan aletleri incelemek. Fakat bu zamana kadar arkeolojik kazılarda dövme araçları çok nadir olarak ele geçti. Sidney’deki Avustralya Müzesi’nde arkeolog Robin Torrence’a göre, bunun nedeni büyük ihtimalle dövme araçlarının bozulur materyellerden yapılmış olması.

Torrence ve meslektaşları bölgedeki sosyal değişikliklerle ilgili bilgiler verebileceğini düşünerek Pasifik’te tarihöncesi dövmeleme gelenekleri üzerine yoğunlaştı. Torrence yaptığı açıklamada  “Dövme yapımı Pasifik’te bugün bile çok önemli bir kültürel uygulama. Hatta İngilizce’de dövme anlamına gelen “tattoo” kelimesi bile Pasifik’teki Polinezyalıların bir kelimesi olan “tatau”dan geilyor” dedi.

Araştırmacılar Solomon Adaları’ndaki Nanggu arkeolojik sitinde ortaya çıkarılan 15 obsidyen taş aleti bu bağlamda inceledi. (Obsidyen yanardağdan püsküren lavların soğumasıyla oluşan koyu renkli bir tür doğal camdır.) En az 3,000 yıllık olan bu aletleri yapan insanlar, doğal olarak bulunan obsidyen yongalarını, hepsinin kenarında kısa ve sivri bir ucu olacak şekilde yeniden şekillendirdi.

Dövme yapmak için, boyanın derinin altına yerleştirilmesi amacıyla deri deliniyor. Yara iyileştikten sonra da boya kalıcı olarak derinin altında kalıyor. 2015 yılında araştırmacılar 4 ay boyunca domuz derisi üzerinde siyah kömür pigmenti ve kırmızı aşı boyası kullanarak 26 dövme deneyi yaptı. Bu dövme deneylerinde, Nanggu’da bulunan eserleri boyut ve şekil olarak taklit eden obsidyen aletler kullanıldı.

Araştırmacılar bu deneylerde kullandıkları aletlerle, Nanggu’da buldukları arkeolojik aletleri karşılaştırdığında iki grupta da benzer kullanım izleri ve aşınmalar olduğunu gördü. Bu izler mikroskopik boyuttaki yontma, kenarların yuvarlatılması ve köreltilmesi, ve ince çiziklerden oluşuyordu. Nanggu obsidyenlerinin üstünde ayrıca kan, kömür ve aşı boyası kalıntıları tespit edildi.

Torrence “Araştırma, Okyanusya’nın ilk insanları arasında dövmelerle vücut süslemenin ne kadar eski ve önemli bir kültürel gelenek olduğunu gösteriyor” dedi.

Daha önceleri bu obsidyen aletlerin, hayvan derisinden ve postundan kıyafet ve başka eşyalar yapmak için birer bız olarak kullanılmış olabileceği düşünülüyordu.

Torrence “Fakat bu olası izahla ilgili sorun, tropik ekolojik bölgelerde derisi için avlanılabilecek, yeterli büyüklükteki hayvan türlerinin çok kısıtlı bir sayıda olmasıydı. Daha önceki araştırmalar keçeli sıçan ve kertenkele derisinin davullarda kullanıldığını ortaya çıkarmıştı. Fakat bu hayvanların derisini hazırlamak için kuyruklarını ve başlarını kesmek dışında pek bir işlem yapmak gerekmiyor” diyor.

Bu bulgular araştırmacıların dünyanın geri kalanında, obsidyen aletlerin nasıl kullanıldığını tespit etmesinde ve öğrenmesinde yardımcı olabilir. Torrence “Örneğin obsidyenin hacamat (deriden kan alma) gibi ritüellerde kullanıldığı Mezoamerika ya da dövme uygulamasının başka şekilde arkeolojik olarak tespit edilemediği yerlerde bu yöntem işe yarayabilir” dedi.

 

 

Kaynak: Ayşe Bursalı / Arkeofili